Sunday, October 22, 2006

Samsunlu Organik Amca

Dijiturk'un faydalarindan biri memleketim TV. Samsunda bir amcanin kendi bahcesinde hic ilac ve yapay gubre kullanmadan ustelik yabani otlara hic dokunmadan endustriyel uretimden cok daha saglikli urunler yetistirdigini seyrettim. Aynı gunlerde yeni harmanda okudugum genetigi degiştirilmis tohum yasasi GDO TBMM de kabul ediliyordu. Peki alternatifimiz var mi? Bakin var mi?

Bir japon'unda celtik yetistirmek icin yabani otlardan faydalandigi ve dogal halinin endustriyel urunler ile basedebilecek hale geldigini okumustum.

Ekin Sapı Devrimi/ Masanobu Fukuoka/ Çeviren: Aykut İstanbullu/ Kaos Yayınları/ 182 s. Masanobu Fukuoka, doğal tarım hareketinin Japonya'daki önemli sözcülerindendir. Fukuoka, Japonya'nın küçük bir köyünde 60 yıldır sürdürdüğü doğal tarım yöntemiyle, doğanın kendini ve insanı nasıl onarabildiğini bu yapıtında bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Kitap, doğal hayat, doğal tarım ve doğal beslenme üzerine pek çok felsefi bilginin yanı sıra önemli bir deneyimi sunuyor. Modern tarımın yok edici etkilerini tersine çeviren 60 yıllık bu doğal tarım çiftliğinde, 1950'den beri toprak sürülmüyor; tarım makineleri, tarım ilaçları ve suni gübre kullanılmıyor; budama yapılmıyor, yabani otlarla mücadele edilmiyor, buna karşın, alınan mahsul endüstriyel çiftliklerin verimliliğiyle boy ölçüşüyor. Dahası, bu doğal tarım yöntemi hiçbir kirlenme yaratmıyor. Üstelik diğer geleneksel ya da modern tarım yöntemlerinden daha az emek gerektiriyor. Fukuoka, doğal dengeyi bozmadan yaşamanın yollarını yarım asırdır sürdürdüğü 'doğal tarım pratiği'yle ortaya koyuyor.

Saniyesme daha cok masraf getiriyor. Daha cok istek daha cok tuketim getiriyor peki ya bunarin hepsi mutluluk getiriyor mu? Biz amacina uygun daha iyi pazarlamalar ve daha etkili teknolojileri daha fazla tuketime yonlendirirken birseyleri atliyor olabilirmiyiz?

Samsunlu organik amcanin balik artiklarindan, keciboynuzundan, ceşitli yapraklari curuterek ve ceşitli deneyler ile kendine ve bize kurdugu harika dunyayi gormezden gelebilirmiyiz. Sırf pazarlama eksikligi yada pazarlamanin sadece butcesi olanlara oldugunu mu varsaymaliyiz?

Bir kızılderi atasozu ne yiyorsaniz o sunuz der. Biz ilaç miyiz? yapaylasiyormuyuz?
bilemiyorum. ya siz?

inovasyon bir cesit baliktir.

Algi kapilari blogunda inovasyonun 10 guclu kuralini okurken Turkiye'de inovasyoncu olmak yerine follower olmayi tercih eden, risk ve vizyonu farkli algilayan ve koltukta otururken iyi pazarlanmis followeri inovasyon olarak goren yoneticilerimiz aklimdan cikmiyor. Burda inovasyonunun 10 altin kuralini yazmadan gecemeyecegim.

Power Law 1: Don’t think “new product” - think social value. ( Yaa neymis o mali alacaklarda varmiş)
Power Law 2: Think social value before “tech”. ( belki bizde tech yerine cash dememiz gerek)
Power Law 3: Enable human agency. Design people into situations, not out of them. ( Kandirma diyor kendini kisaca )
Power Law 4: Use, not own. Possession is old paradigm. ( bu cok sekermis )
Power Law 5: Think P2P, not point-to-mass. ( Devir degsiti ureten tuketiciler var artik bkz. prosumer ile Selim Tuncer Bey)
Power Law 6: Don’t think faster, think closer. ( Time is money diilmiş yani )
Power Law 7: Don’t start from zero. Re-mix what's already out there. ( kim 0 dan baslar ki )
Power Law 8: Connect the big and the small. ( Burda buyuk kuuck cok dengeli olmali kibir oldurur )
Power Law 9: Think whole systems (and new business models, too). ( vizyon ister )
Power Law 10: Think open systems, not closed ones. ( kazananlar yoksa olmaz ki bu is )

saglicakla

Wednesday, October 18, 2006

Selim Sesler iyi ki varsin!


Hayattabazi renkleri Selim Seslerin tinilari iile tarif edebiliyorum diyenler linkinden yeni ve muhtesem albumu "Oglan Bizim Kız Bizim" kacirmasin.

Sunday, October 15, 2006

add to basket bu kadar mi farkli olur.

Alis veris sitelerinde alisveris butonu renkliligimizi fark ettiniz mi?

Sepete ekle
Sepete at
Torbama at
Torbama ekle
Satin al
at sepete

Eminim daha cok vardir ve hepsinin amaci sadece "add to basket". Herkes kendi standartlarini yaratmaya ugrasiyor. Ufak bir detay gibi gorunsede aslinda basit bir butonu bile paylasmaya niyetimiz olmadigi apacik.

Alis veris yaparken sitede farklilik uzerine bir his mi uyandiracagini dusunmus yoneticiler bilemiyorum ama biraz gariplesmisler? Her sitede farkli bi standart herkese alisveristen once bir kez daha dusunme arasi vermis zira hangi butondu sepete ekle diye dusunurken alsam mi acaba diye de icinden gecmiyor degildir?

Bu sitelerin cogunda bir bilisim ve arayuz stratejisi oldugunu sanmiyorum. Cogu SADECE ITciler tarafindan verilmis TASARIM KARARLARI ile tasarlanmis gibi duruyor.

Hepinize bol kazanclar.

not: Hepsinin HEAD taglari berbat. Bu kadar mi dikkat edimez. Bu kadar mi sallanmaz.

web sitesi tasarimi ile e-vitrin sitesi tasarimi farklari neler olaki?

Web sitesi ile satis ve e-is agirlikli web sitesi tasarimlari farkli uzmanliklar gerektiren konulardir. Iki sitede tamamen farkli cozumler ve farkli dinamikler goz onune alinarak tasarlanmalidir. Uretim surecinde iki farkli tasarim disiplini goz onunde bulundurulmalidir zira tamamen farkli oncelikleri ve tamamen farkli amaclari vardir.

E-is tasarimlari hedef kitlesi belirlenmis, analizleri yapilmis, reklam ve icerik duzeni planlanmis, islevselligi maksimize edilmis, kullansililigi testlerden sonra belilenmis ve en onemlisi amaci saptanmis yapida tasarlanmalidir.

Web siteleri ise hala cok anlam veremedigim sekilde fazlaca oynak, gorsel bombardiman esliginde, sirketin kisa tanimini yapan ve daha cok tek tarafli sekilde planlanip tasarlaniyor.

Ikisinin harmanlandigi guzel orneklerde olsa hala bu isin cok basindayiz. Butun dunya gibi bizde web isini deneyerek ogreniyoruz. ( amerikalilar bu is zamani ogrenme gibi bisi diyordu.) HCI kendi basina bir konu iken degisimin hizindan olsa gerek pek farkedemedigimiz sifirdan baslamalar ile cok zaman kaybediyoruz. Altin orumcek ve kristal elma web odullerine sahip sitelere baktiginiz zaman ne demek istedigimi daha iyi anlarsiniz.

Butun bunlari yazmamin sebebi ise gecenlerde bir toplantiya gittigim bir otomobil sitesi ve hedefleri. Inovatif dusuncelere sahipler fakat bir turlu rakiplerinin basarisini web uzerinde yakalamiyorlar. Zararda degiller fakat karliliklarini operasyonel guclerinden ve buyuk bir grubun desteklerinden kaynaklaniyor. Verim o kadar dusuk ki (tabi ki neler yapilabilecegini hayal ettigim bana gore) insan ah cekmeden duramiyor.

3-5 sene once ortaya attigimiz fikirlerin arkasinda durmaya cesaret edememis yoneticiler ve kendilerini IT liderleri sayan firmalara web standartlarini belirlemeye o kadar uzaklar ki oncelikle web vizyonu olsuturmalari gerekiyor.

Tasarim ile baslayip sikayete uzanmamin sebebi ise web isinin bir harman oldugunu gormemiz gerektigi. Webde basariyi yada hedefi yakalamak icin artik sadece ajanslarin, yazilim firmalarinin/uzmanlarinin, pazarlama departmanlarinin ve sosyal muhendislerin degil hepsinin kordine calismasi gerekiyor.

Anlayin bunu artik sevgili e-isciler.

Wednesday, October 11, 2006

son zamanlarda nobrain oldun sen

Turkcell yaklasik 100.000K civari butceyle turkcell-im i gibi verimi dusuk zamani gecmis projesini sacma sapan danismanliklar ile hayata soyle boyle gecirdikten sonra butun departmanlarindan bu projeyi desteklemesi beklenirken sanki bambaska firmalar gibi gencturkcell nobran reklamini cekti. Buradaki alaksizlik ve sirket ici pazarlama departmani bizleri salak yerine koyuyor olmali ki bi nevi wiki pedi gibi sunduklari turckcell-im i sirket icinde gormemezlikten geliyor. neden mi? Turkcell- im de agaca cikan ayilari bile cevaplayabilirken gencturkcellinin nobran olarak adlandirilmasindan sonra kendi sifatinini bilmek icin arkadaslarini ariyor biraz acaip olmus.

Bi onceki reklamda bi nevi wiki pedi idin de bi sonraki reklamlarda NOBRAIN olmayi kabul edip arkadaslarindan medet umarak ogrenmeye calisman cok acaip. Sanirim Turkcell im den sonra yaptiginiz temizlige devam etmeniz gerekli. ha birde reklam direktorunuzun durumunu gozden gecirseniz fena yapmis olmazsiniz.

iyi bak iyi bak herzaman seni kandiririz iyi bak iyi bak bu kadar salak olma!

Milli maclari seyrederken iyi bak iyi bak cingili ile baslayan reklamlari hatirladikca bir kez daha bizi kandirmanin ne kadar kolay oldugunu dusunerek kendimi salak gibi hissettim. Reklamda stadi dolduracak kadar adam tarayip, print edip yerlestiriyorsunuz da maca gelince neden sadece bir tribunu doldurarak ve reklamlarda gosterdiginizin 10 da biri kadar alani kapliyorsunuz?

Aslinda "biz sizi her turlu kandiriyoruz"u acik acik soyluyorsunuz da biz safca hala anlamiyoruz. Yani duygusaliz diye bedavaya kullanabileceginiz kadar da salak mi sandiniz?

Pazarlamada sahip oldugunuzdan fazlasini pazarlarsaniz jet(pa) hiziyla geri dusersiniz. Ustelik zamk etkisi yaratan yerli zift goruntusunden de cikar beklememeniz sizin icin kardir. Zift yapistigi yere verdigi renkden daha fazla entegre olur. aman dikkat

Monday, October 02, 2006

Yonetici mi yaniltici mi?

10 kusur yillik bilisim gecmisimde hep yasadigim ve bir turlu anlam veremedigim yaniltici yoneticilige bir ornegi bugun yasadigim icin yazmadan edemeyecegim.

Yonetici demek isini, ekibini, vizyonunu, sureclerini, profesyonelligini ve aliskanliklarini maksimum verimde kullanan bu yuzden de para kazanan kisilere denir. Peki bu yoneticiler bosa gidecek projelere para yatirmamayi ne zaman ogrenecekler. Sirf fiyati ucuz diye eski ve guvenilirligi bulunmayan bilisim projelerine yatirim yapan yoneticilere yaniltici demek gerekmez mi?

Bilisim projelerinin degerini islenen data ve elde edilen verim belirlemez mi?