Thursday, December 28, 2006

Kurban Bayrami ve yilbasi

Lokallesme icin inavasyon kullanimini arastirirken bu sene hem yilbasi hemde kurban bayrami olmasindan dolayi en iyi kutlamanin geyik kurban etmek olduguna karar verdim.



Hepinize mutlu seneler!

Friday, December 22, 2006

Bu basligi goremiyorsaniz tiklayiniz!


Bu maili goremiyorsaniz

tiklayiniz.

Spam mailden oldukca ceken bir kullanici olarak anlamakta zorlandigim bir tasarim hatasini, saygisizca gonderen SPAM ureticilerine hatirlatmak istiyorum. Mail formatiniz HTML degil ise ve siz bu yuzden gonderilen maili salak sacma goruyor iseniz burda bunu tiklayinizin ne anlami var.

link var mi ki tikyalabileyim dangul dingil sorumlular.

not: goremiyorsan bu snapshoti nasil ldin diey sorabilirsiniz bu webmail uzerinden alindi;

Monday, December 18, 2006

Pazarlama oldurur mu?

Pazarlamanin sayisal ortamda etkili olmasi ve bunu farkeden pazarlamacilar kendi kuyularini kaziyorlar. Artik mouse trailerlarina bile reklam alan buyuk gazetelerimiz isin gelecegini farketmiyorlar gibi geliyor. Sayisal ortamin her alani reklam verilecek yer degildir. Teknik olarak verebilirsiniz ama ise yarar mi bilinmez. Zira bu kadar cok mesaji bu kadar dar alanda verirseniz, mesaj korlugu olan bir toplum yaratacaksiniz.

Sirf iki haber okuyacagim diye actigim gazetelerin web sitelerini artik hic acmayacagim ve sadece RSS uzerinden takip edecegim.

Sayisal ortamda basarili olmanin 1. ci sarti kullaniciyi isin icine katmaktir. Pazarlama mesajlari ile oldurdugunuz pazarlamanizi kazanmanin tek yolu annne karnindan itibaren mesaj vermek degil kullanicinizi isin icine nasil katacaginizi dusunmektir.



Sunday, December 03, 2006

Duruluk suc mudur?

Alti ustu tasarim blogunda Mehmet beyin yazdigi gunun modasi : sadelik linkinde cok guzel kurgulanmis yaziya yorum yaparken birseyleri anlatamadigimi hissettim. Kendimi ifade etmek adina daha detayli bir icerik ile yazmaya karar verdim. Mehmet bey sonucta google'in sadeligini uzerine yogunlasmiyor neyi neden yapmamiz gerektigi konusunda guzel hikayelendirmeli bir yazi ortaya cikamis fakat google ornegi herkesi cok etkiledigi icin yazimin odak noktasi google olacak.

Mehmet beyin ozetle bahsettigi sadelik kelimesine alternatif olarak ismailk beyin soyledigi "duruluk" daha uygun olur diye dusunuyorum. Zira google'in arayuzunun sadelik arzusunu onplanda tutularak degil sergey'in html bilmemesinden ve yaptigi ise odaklanmasindan kaynaklandigini The Science and Art of User Experience at Google video'sundan ogrenebiliyoruz. Hatta bu video da google'in UI tasarimindaki sirlardan da haberdar oluyoruz. Dogru zamanlama, rasyonel arastirmalar, dogru ekip, arkasindaki trend ve bence en onemli kriter olan internet ile yeni tanisan internet kullanicilarina onlarin aradiklari seyi karsilayabilme deneyimi google'i teknik altyapisi ve makina parki ile cok buyuk bir marka yapti. Google'in basarisinin bir cok sebebi var sade tasarimi onplada tutmadan once insanlarin kompleks yapilardan uzak durmaya neden calistiklarini aciklamak zorundayiz. Henrik Olsen'in Complexity causes 50% of product returns linkinde gordugumuz arastirma uzerine kullanicilarin kompleks yapilardan uzak durma sebeplerinin basinda o urunu kullanamamalari yatiyor. Simdi urunu kullanamamanin sebebi nasil kullanacaklarini bilmemeleri ise diger yuzu bunun icin caba sarfetmemeleridir. Fonksiyon o urunu alirken onplana cikiyor kullanmaya gelince fonksiyon yorgunluguna donusuyor ise insanlarin tembelliklerini ve beceremeyecekleri korkusunu dusunmeden olmaz. Fonksiyon yorgunlugu olusmadan once cok fonksiyona alisma sureclerini de goz onunde bulundurmak gerek. Telefonlar ilk ciktiginda anne babalarimizin yasadigi komik deneyimleri hepimiz hatirliyoruz. Peki simdi o telefonlari nasil kullaniyorlar? Mesaj atmak disinda melodi yukleyip fotograf cekip birbirlerine bile yolladiklarina sahit oluyorum. Demek ki kullanicilara intibak suresi verir iseniz o kullanicilar illa sadeligi degil becerebildikleri fonksiyonlari kullaniyor oluyorlar.

Onlarca cok karmasik web tabanli aplikasyonun GUI tasarimini ustlendim. Ogrendiklerimden biri, kullaniciya verdiginiz fonksiyonlari kullanmalarini beklemek onlara intibak etme suresi vermeden hayal. Diger bir cok faktoru de birlestirerek kullanicinin bir fonksiyonu nasil kullanacaklarini kesfettiklerinde urune sahiplenme oranlari inanilmaz artiyor.

Eger pazar bu kadar azgin olmasa cok fonksiyona kullancilarin alisma firsati olsa bir cok kompleks urunun basarili keliesini hakettigine inaniyorum.

Butun bunlarin yaninda "duruluk" ve "sadelik" kavramlarinin bir urunun tasariminin profesyonellegine isaret ettigine inaniyorum. Ne kadar az sey ile ne kadar cok sey anlatmanin sirri dengenin muthis kurulmasi ile mumkun. Dengeyi hayatin herhangi bir alaninda kullanmak ise profesyonellik ve cok calisma gerektirir.

Gelecekte google adli bir yazi yazmak isterdim fakat bunun icin biraz daha zaman gecmesini ve google'in tasariminin temsil edemedigi bir sadelige gelmesini bekliyorum.

Sunday, November 26, 2006

Sunumlar sunumla sunulur!

Sunumlar is dunyasinin vazgecilmez iletisim noktasidir. Dogru sunum yapmak dogru iletisime gecmek icin önemli bir firsattir. Sunumu izleyenleri dikkate alip onlarin sunum sonrasi deneyimlerine önem vererek kendinizi gelistirin. İyi bir sunum yapmak icin bazi kurallari gözden gecirmekte fayda var.
  1. İyi bir baslangic sunumun başarısını etkileyen en önemli etkendir. İyi bir başlangıc yapmak icin izleyiclerinizin dikkatini cekin, sikici kisimlari prezantasyondan atin ( sikici hikayeler anlatmayin, enerjinizi izleyicilerinizin bildiklerini onlara bildikleri sekilde anlatarak gecirmeyin, bildiklerinizi farkli gösterecek baslangiclar yapin, onlari sarsin, dusunmelerini saglayin, [bircok iyi film ve hikaye soru ile baslar, insanlar kesfetmeyi sever kesfetme duygusu yasatin], supriz yada sirin bir baslangic yapin. Cok komik olmaya calismayin butun sunumun ciddiyetini kaybetmek komik olmaya degmez,)
  2. İzleyicilerinizi merak ettirin bunun icin onu direkt icine alin (soru sorun, ona yakin duygular hissettin), Empati her ne kadar eskimis gibi görunen bir kelime de olsa saglam iletisim icin empati olmaz ise olmazdir bu yuzden empati yaratin.
  3. Anlatmayin gösterin. ( chartlar, tablolar, imajlar kullanin)
  4. İzleyiciden saygi size saygi duymasini beklemeyin saygi gösterin. ( Bulletinler kullanarak ne kadar cok sey bildiginizi göstermeye calismayin onlara ne kadar cok seyi anlattabilirsinizi degil ilgilerinini ne kadar cok cekebileceginizi gozonune alin)
  5. Kurgunuzu iyi yapin ve prezantasyonu amacina göre hazirlayin. Teknoloji uzerine bir sunum yapiyor iseniz teknolojiyi hissettirin.
  6. Canli renkler kullanin, onlara görsel mesajlar verirken uyutmayin, Clipart kullanmaktan kacinin, Clipartlar görsel imaj yaratsalar da dogru kullanilmadiklari zaman sadece leke ve kalabalik olurlar.
  7. Sunumda iki ayri uca gidin, Celiski ve karisikligi sunun ve cözumun puf noktasini daha önceden belirtin, ama unutmayin sirlar izleyicilerin en cok merak ettigi seydir. Esrarinizi sonuna kadar saklayin, sir hakkinda bilgiler verin ama aciklamayin.
  8. Sunumun ruhu olsun ve bu ruhu izleyiciye hissettirin Sadece iyi deneyimler ruh yaratir.
  9. Sunumunuz bitince tekrar uzerinden gecin size ne hissettiriyor bir kenera yazin, ve dogru hissi bulana kadar devam edin.
  10. Sunumda dogru kelimeleri secin, Mesajinizi daha kisa ve etkili nasil anlatabilrsiniz uzerinde calisin.
  11. Unutmayin sunum bir konuyu anlamak icin verilmis guzel bir firsattir. Diyalog icin mutlaka sorular kismi ayirin ve izleyicilerin soru sormasini tesvik edin.
  12. Sunumlar izleyicler icindir. İzleyici olarak gozlem yapmadıysaniz dogrusunu bulmakta zorlanirsiniz.

Sunday, November 12, 2006

Hey dunyali biz COST'uz ama kazandiririz!

Hey dunyali biz Cost(maliyet)'uz ama kazandiririz slogani Qatar airways icin cuk oturan slogan oldu zira 4 ucusu 1 hafa icerisinde qatar airways ile yapmak zorunda kalan biri olarak yasadigim deneyim oldukc akiymetli bir deneyimdi. Nasil yapildigini bilmiyorum hatta yapilip yapilmadigini da bilmiyorum fakat 4 ucusta da yasadigim icin yapiliyormus gibi farz ediyorum.

Ucuz ucuslar, her ne kadar global isinmadan sorumlu tutulsada, degisik dillerde konusan bir cok yolcunun ayni ucakta seyehat etmesini zorunlu kiliyor. Gidilen havaalanlarindan cok yolcularin konustugu dil ve kulturune gore hizmet etmek havayollarinin 1. sirada onemsedigi konu.

Ilk ucusumda yolcu agirligi Turk oldugu icin 1 tane Turk hostes 1 tane filipinli 3 tane de arap kokenli hostes vardi. 2. ucusumda rus agirlikliydi ve turk hostes yerine rus hostes gelmisti. 3. ucusumda avrupali yolcu sayisi fazlaydi ve 1 yunan 1 alman hostes vardi. 4. yolculugumda ise bir grup japon turist istanbula geliyordu ve hosteslerden 2 si japondu. Yolculari ile iletisimi onemseyen ve buun icin kaynak ve organizasyon ayiran qatar havayollarina duydugum saygi ve sempati bir dahaki ucusumda kesinlikle qatar havayollarini secmemi saglayacak. Ustelik fiyat/performans orani oldukca yuksek bir havayolu. (THY nin bu konuda cok ders almasi gerektigini dusunuyorum. )

Eger arayuz tasarimi yapiyor iseniz yukaridaki deneyimin ne anlama geldigini kolaylikla anlar ve onemi olcusunda kaynak ayirirsiniz. Iletisim ustelik HCI (Human Computer Interaction)'de kullanici ile iletisime gecme yolunuz hedefinizi basamaniza yardimci en etkili parametredir.

Eger yeterince mesajiniz acik, grafiksel ve lingustic olarak dengeli, renk uyumu orantili ise gorsel iletisimi o kadar basarili yapabilirsiniz. Iletisimi basari ile yapbilirseniz hedeflediginiz amaca ulasmaniz o kadar kolay olur.

Saturday, November 11, 2006

cep telefonu ile telefon gercek telefon defterini beraber kullanmak,

Bu hintliler cok ilginc bir bakis acisi tasiyorlar ve beni cok sasirtiyorlar. Problemin cozumune bu kadar odaklanmak ve farkli dusunememe ornekleri ile bana hep ilginc deneyimler yasatiyorlar. Mesela cep telefonu ile bildigimiz gercek telefon rehberini kullanıyorlar, yani adam once cep telefonunu aliyor eline sonra ufak tel defterini cikariyor sonra numarayi buluyor, ceviriyor ve konusuyor. Tel defterini katliyor cebine koyuyor ve telefonu kapatiyor. Size tanidik geldi mi?

Yani is dunyasinda eskilerden kurtulamayan ve yenilige alisamayan o kadar cok surec yasatiyoruz ki bu deneyimden cok farkli degiliz.

Iyi taraflari yok degil aslina mesela cep tel bozulursa gercek defterden bakip arayabilir. Peki tel defteri kaybolmaz mi? yada telefon defteri dusurulmez mi? Tabiki ikiside yok olma riski tasiyor.
Eskinin riskleri ile yenilerin risklerini neden ayri ayri degerlendirip hepsie gore onlem almak fazladan kaynak ayirmayi gerektiriyor. Yenilenen sistemlere uymak cok daha az maliyet ve cok daha az kaynaka mal oluyor.

Bilisim stratejilerinizi de goz acip kapama hizinda degisen teknolojiye gore uydurmak surec yonetiminizi kolaylastiracaktir. Tavsiye istiyorsaniz dansimanlara cok para verebilirsiniz. :P

Sunday, October 22, 2006

Samsunlu Organik Amca

Dijiturk'un faydalarindan biri memleketim TV. Samsunda bir amcanin kendi bahcesinde hic ilac ve yapay gubre kullanmadan ustelik yabani otlara hic dokunmadan endustriyel uretimden cok daha saglikli urunler yetistirdigini seyrettim. Aynı gunlerde yeni harmanda okudugum genetigi degiştirilmis tohum yasasi GDO TBMM de kabul ediliyordu. Peki alternatifimiz var mi? Bakin var mi?

Bir japon'unda celtik yetistirmek icin yabani otlardan faydalandigi ve dogal halinin endustriyel urunler ile basedebilecek hale geldigini okumustum.

Ekin Sapı Devrimi/ Masanobu Fukuoka/ Çeviren: Aykut İstanbullu/ Kaos Yayınları/ 182 s. Masanobu Fukuoka, doğal tarım hareketinin Japonya'daki önemli sözcülerindendir. Fukuoka, Japonya'nın küçük bir köyünde 60 yıldır sürdürdüğü doğal tarım yöntemiyle, doğanın kendini ve insanı nasıl onarabildiğini bu yapıtında bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Kitap, doğal hayat, doğal tarım ve doğal beslenme üzerine pek çok felsefi bilginin yanı sıra önemli bir deneyimi sunuyor. Modern tarımın yok edici etkilerini tersine çeviren 60 yıllık bu doğal tarım çiftliğinde, 1950'den beri toprak sürülmüyor; tarım makineleri, tarım ilaçları ve suni gübre kullanılmıyor; budama yapılmıyor, yabani otlarla mücadele edilmiyor, buna karşın, alınan mahsul endüstriyel çiftliklerin verimliliğiyle boy ölçüşüyor. Dahası, bu doğal tarım yöntemi hiçbir kirlenme yaratmıyor. Üstelik diğer geleneksel ya da modern tarım yöntemlerinden daha az emek gerektiriyor. Fukuoka, doğal dengeyi bozmadan yaşamanın yollarını yarım asırdır sürdürdüğü 'doğal tarım pratiği'yle ortaya koyuyor.

Saniyesme daha cok masraf getiriyor. Daha cok istek daha cok tuketim getiriyor peki ya bunarin hepsi mutluluk getiriyor mu? Biz amacina uygun daha iyi pazarlamalar ve daha etkili teknolojileri daha fazla tuketime yonlendirirken birseyleri atliyor olabilirmiyiz?

Samsunlu organik amcanin balik artiklarindan, keciboynuzundan, ceşitli yapraklari curuterek ve ceşitli deneyler ile kendine ve bize kurdugu harika dunyayi gormezden gelebilirmiyiz. Sırf pazarlama eksikligi yada pazarlamanin sadece butcesi olanlara oldugunu mu varsaymaliyiz?

Bir kızılderi atasozu ne yiyorsaniz o sunuz der. Biz ilaç miyiz? yapaylasiyormuyuz?
bilemiyorum. ya siz?

inovasyon bir cesit baliktir.

Algi kapilari blogunda inovasyonun 10 guclu kuralini okurken Turkiye'de inovasyoncu olmak yerine follower olmayi tercih eden, risk ve vizyonu farkli algilayan ve koltukta otururken iyi pazarlanmis followeri inovasyon olarak goren yoneticilerimiz aklimdan cikmiyor. Burda inovasyonunun 10 altin kuralini yazmadan gecemeyecegim.

Power Law 1: Don’t think “new product” - think social value. ( Yaa neymis o mali alacaklarda varmiş)
Power Law 2: Think social value before “tech”. ( belki bizde tech yerine cash dememiz gerek)
Power Law 3: Enable human agency. Design people into situations, not out of them. ( Kandirma diyor kendini kisaca )
Power Law 4: Use, not own. Possession is old paradigm. ( bu cok sekermis )
Power Law 5: Think P2P, not point-to-mass. ( Devir degsiti ureten tuketiciler var artik bkz. prosumer ile Selim Tuncer Bey)
Power Law 6: Don’t think faster, think closer. ( Time is money diilmiş yani )
Power Law 7: Don’t start from zero. Re-mix what's already out there. ( kim 0 dan baslar ki )
Power Law 8: Connect the big and the small. ( Burda buyuk kuuck cok dengeli olmali kibir oldurur )
Power Law 9: Think whole systems (and new business models, too). ( vizyon ister )
Power Law 10: Think open systems, not closed ones. ( kazananlar yoksa olmaz ki bu is )

saglicakla

Wednesday, October 18, 2006

Selim Sesler iyi ki varsin!


Hayattabazi renkleri Selim Seslerin tinilari iile tarif edebiliyorum diyenler linkinden yeni ve muhtesem albumu "Oglan Bizim Kız Bizim" kacirmasin.

Sunday, October 15, 2006

add to basket bu kadar mi farkli olur.

Alis veris sitelerinde alisveris butonu renkliligimizi fark ettiniz mi?

Sepete ekle
Sepete at
Torbama at
Torbama ekle
Satin al
at sepete

Eminim daha cok vardir ve hepsinin amaci sadece "add to basket". Herkes kendi standartlarini yaratmaya ugrasiyor. Ufak bir detay gibi gorunsede aslinda basit bir butonu bile paylasmaya niyetimiz olmadigi apacik.

Alis veris yaparken sitede farklilik uzerine bir his mi uyandiracagini dusunmus yoneticiler bilemiyorum ama biraz gariplesmisler? Her sitede farkli bi standart herkese alisveristen once bir kez daha dusunme arasi vermis zira hangi butondu sepete ekle diye dusunurken alsam mi acaba diye de icinden gecmiyor degildir?

Bu sitelerin cogunda bir bilisim ve arayuz stratejisi oldugunu sanmiyorum. Cogu SADECE ITciler tarafindan verilmis TASARIM KARARLARI ile tasarlanmis gibi duruyor.

Hepinize bol kazanclar.

not: Hepsinin HEAD taglari berbat. Bu kadar mi dikkat edimez. Bu kadar mi sallanmaz.

web sitesi tasarimi ile e-vitrin sitesi tasarimi farklari neler olaki?

Web sitesi ile satis ve e-is agirlikli web sitesi tasarimlari farkli uzmanliklar gerektiren konulardir. Iki sitede tamamen farkli cozumler ve farkli dinamikler goz onune alinarak tasarlanmalidir. Uretim surecinde iki farkli tasarim disiplini goz onunde bulundurulmalidir zira tamamen farkli oncelikleri ve tamamen farkli amaclari vardir.

E-is tasarimlari hedef kitlesi belirlenmis, analizleri yapilmis, reklam ve icerik duzeni planlanmis, islevselligi maksimize edilmis, kullansililigi testlerden sonra belilenmis ve en onemlisi amaci saptanmis yapida tasarlanmalidir.

Web siteleri ise hala cok anlam veremedigim sekilde fazlaca oynak, gorsel bombardiman esliginde, sirketin kisa tanimini yapan ve daha cok tek tarafli sekilde planlanip tasarlaniyor.

Ikisinin harmanlandigi guzel orneklerde olsa hala bu isin cok basindayiz. Butun dunya gibi bizde web isini deneyerek ogreniyoruz. ( amerikalilar bu is zamani ogrenme gibi bisi diyordu.) HCI kendi basina bir konu iken degisimin hizindan olsa gerek pek farkedemedigimiz sifirdan baslamalar ile cok zaman kaybediyoruz. Altin orumcek ve kristal elma web odullerine sahip sitelere baktiginiz zaman ne demek istedigimi daha iyi anlarsiniz.

Butun bunlari yazmamin sebebi ise gecenlerde bir toplantiya gittigim bir otomobil sitesi ve hedefleri. Inovatif dusuncelere sahipler fakat bir turlu rakiplerinin basarisini web uzerinde yakalamiyorlar. Zararda degiller fakat karliliklarini operasyonel guclerinden ve buyuk bir grubun desteklerinden kaynaklaniyor. Verim o kadar dusuk ki (tabi ki neler yapilabilecegini hayal ettigim bana gore) insan ah cekmeden duramiyor.

3-5 sene once ortaya attigimiz fikirlerin arkasinda durmaya cesaret edememis yoneticiler ve kendilerini IT liderleri sayan firmalara web standartlarini belirlemeye o kadar uzaklar ki oncelikle web vizyonu olsuturmalari gerekiyor.

Tasarim ile baslayip sikayete uzanmamin sebebi ise web isinin bir harman oldugunu gormemiz gerektigi. Webde basariyi yada hedefi yakalamak icin artik sadece ajanslarin, yazilim firmalarinin/uzmanlarinin, pazarlama departmanlarinin ve sosyal muhendislerin degil hepsinin kordine calismasi gerekiyor.

Anlayin bunu artik sevgili e-isciler.

Wednesday, October 11, 2006

son zamanlarda nobrain oldun sen

Turkcell yaklasik 100.000K civari butceyle turkcell-im i gibi verimi dusuk zamani gecmis projesini sacma sapan danismanliklar ile hayata soyle boyle gecirdikten sonra butun departmanlarindan bu projeyi desteklemesi beklenirken sanki bambaska firmalar gibi gencturkcell nobran reklamini cekti. Buradaki alaksizlik ve sirket ici pazarlama departmani bizleri salak yerine koyuyor olmali ki bi nevi wiki pedi gibi sunduklari turckcell-im i sirket icinde gormemezlikten geliyor. neden mi? Turkcell- im de agaca cikan ayilari bile cevaplayabilirken gencturkcellinin nobran olarak adlandirilmasindan sonra kendi sifatinini bilmek icin arkadaslarini ariyor biraz acaip olmus.

Bi onceki reklamda bi nevi wiki pedi idin de bi sonraki reklamlarda NOBRAIN olmayi kabul edip arkadaslarindan medet umarak ogrenmeye calisman cok acaip. Sanirim Turkcell im den sonra yaptiginiz temizlige devam etmeniz gerekli. ha birde reklam direktorunuzun durumunu gozden gecirseniz fena yapmis olmazsiniz.

iyi bak iyi bak herzaman seni kandiririz iyi bak iyi bak bu kadar salak olma!

Milli maclari seyrederken iyi bak iyi bak cingili ile baslayan reklamlari hatirladikca bir kez daha bizi kandirmanin ne kadar kolay oldugunu dusunerek kendimi salak gibi hissettim. Reklamda stadi dolduracak kadar adam tarayip, print edip yerlestiriyorsunuz da maca gelince neden sadece bir tribunu doldurarak ve reklamlarda gosterdiginizin 10 da biri kadar alani kapliyorsunuz?

Aslinda "biz sizi her turlu kandiriyoruz"u acik acik soyluyorsunuz da biz safca hala anlamiyoruz. Yani duygusaliz diye bedavaya kullanabileceginiz kadar da salak mi sandiniz?

Pazarlamada sahip oldugunuzdan fazlasini pazarlarsaniz jet(pa) hiziyla geri dusersiniz. Ustelik zamk etkisi yaratan yerli zift goruntusunden de cikar beklememeniz sizin icin kardir. Zift yapistigi yere verdigi renkden daha fazla entegre olur. aman dikkat

Monday, October 02, 2006

Yonetici mi yaniltici mi?

10 kusur yillik bilisim gecmisimde hep yasadigim ve bir turlu anlam veremedigim yaniltici yoneticilige bir ornegi bugun yasadigim icin yazmadan edemeyecegim.

Yonetici demek isini, ekibini, vizyonunu, sureclerini, profesyonelligini ve aliskanliklarini maksimum verimde kullanan bu yuzden de para kazanan kisilere denir. Peki bu yoneticiler bosa gidecek projelere para yatirmamayi ne zaman ogrenecekler. Sirf fiyati ucuz diye eski ve guvenilirligi bulunmayan bilisim projelerine yatirim yapan yoneticilere yaniltici demek gerekmez mi?

Bilisim projelerinin degerini islenen data ve elde edilen verim belirlemez mi?

Saturday, September 30, 2006

Lokallesme,

Cocukluguma dair kuvvetli anilarimdan biri at sevgisi idi. Odamin bir cok kosesi at fotograflari ile dolu olurdu. Atin muhtesem durusu, kibarligi, sportmen ruhu, yarismaci pozitif hirsi, ekip ruhu ve asilligi muhtesem hayvanlara olan hayranligima tek sebep degil elbette. Ozgurlugun simgesi olmasini, bu ozelliklerinin yaninda bulundugu her ortama uyum saglama ozelligine borclu. Atlar gerek yarislar gerekse gosteriler icin dunyanin heryerine yogun olarak seyehat ediyorlar. Dunyanin heryani ayni iklim ozellikleri gostermedigi icin maksimum verimi almak icin atlara aklimatize (Acclimatisation) yontemleri uygulanir.

Dubai luksun satildigi ve buyuk hayallerin erisebilir oldugu oldukca huzurlu bir yer. Oldukca buyuk bir otomobil pazari var. Ustelik vergi olmadigi icin oldukca ucuza luks arabalar bulunabiliyor. Bu pazara girmek isteyen Renault Turkiye'de uretilen megane arabalar ile pazara girmeye calisiyor. Koca renault nasil arastirma gelistirme yapmadan Turkiye sartlarina gore urettigi arabalari dubai pazarina surebiliyor anlamiyorum. Eger kulture ve fiziksel sartlari goz onune alsalardi ise yaramayan klimalar ile dubai pazarina girmenin sadece bosa hayal oldugunu anlarlardi.

Atlarin aklimatizasyon metodlari reno megan arabalara uygulanmamis. Capon arabalarinin 1970 lerde muthis bir inovasyon hikayesini reno yoneticilerinin duymaya ihtiyaci var sanki. Araplarin giydigi entari (cellabiye) caponlara muthis bir fikir vermis koltugun altina ve direkt olarak cellabiyenin icine ufleyen klimadan bir boruyu yerlestirerek kocaman bir pazar elde etmistir.

Tasarim ve internet isinde de basarili olmak istiyor isek hedef kitlenin kulturu, aliskanliklari ve fiziksel ozellikleri tasariminin onemli kriterleri olarak gormeli ve buna gore cozumler uretmeliyiz. Hedef kitlemize gore aklimatize olmamis her hangi bir cozum basariyi degil en fazla zaman kaybini getirir.

Bilgisayar insan etkilesiminin (HCI) karmasikligini sicaklik olarak ele alir isek kullanisliligi ve lokallesmeyi klima gibi dusunmeliyiz. Klima ile limitlerimizi zorlamadan yasamamiza yardimci olur. Unutmayin

Tuesday, September 19, 2006

siarem mi CRM mi?

2005 yili itibari ile firmalar 35.000.000.000.00 USD civari parayi siarem yada CRM e harcamis bulunuyorlar. Helpdeskine basvurdugunuz bir bankanin size guleryuzle hizmet verdikten sonra size bunun karsiligi olarak bir sey satmaya ki bunlar genelde sigorta oluyor zorlamasi dogal olarak bir curum olusturmaz ama kesinlikle ahlakli degil. Kullanici her yardim aldiginda boyle siarem tacizine maruz kaliyor ise bir sure sonra kendini kotu hissedecektir yada uyanacaktir:). Bu siarem felsefesi batidan cikmis olmasi ise ilginclik katiyor zira ayni medeniyet turistleri kapalicarsi esanafinin HANUTculugundan yakinmaktan geri kalmiyor.

Hersey satis cebinden parayi alana kadar diyorsaniz hedefiniz para basan merkezler olmali. Elinden geldiginin en iyisini yaparak yasamaya calisan insanlarin tercihlerini elinden almaya kalkarsaniz bir sure sonra 35 milyar x 135 kati parayi harcamak zorunda kalacaksiniz ki oturup paranizi yiyin daha karli.

Faidali siarem yapmayi planliyor iseniz satis kanalinizin rakamlari yaninda sosyal projelerinizi de hesaba katiyor olsaniz iyi edersiniz aksi halde yanlis is yapiyorusunuz. Silah isine girerseniz daha cok kar elde edersiniz.

saglicakla ciaREM

yuh diyorum tatlici fehmi

Ramazan geldi ya bu cokuluslu firmalar abarti/sacma reklamlarina basladi. En son nefis baklava borek, sobiyet yapan tatlici fehmi iftar sonrasi hem kart hem Dore'un yogurt kabinda acaip kotu gorunuslu tatli benzeri urununu getiriyor ve sasiran ciragina neden sasirdin ki bende salaklastim, gul gibi saglikli baklavami mi yiyecegim yoksa ici katki maddeleri ile dolu amerikan tatlilarini mi bilemiyorum? diyor.

Aslinda iftar sofralarinda cola olmaz ise sanki sayilmaz oruc imajini veren firmalar simdide sizin yillardir yediginiz tatlimi? Gelin gul gibi tatli benzeri seyleri yiyin de daha fazla batilalasin felan diyor olmalilar.

Gercekten bizi salak mi saniyorlar. Hade diyelim salagiz da bi sofraya 3 tatliyi birden mi getiririz. Hade getirdik diyelim saglikli baklavayi mi icinde ne odugunu bilmedigimiz tatlimsilari mi tercih ederiz?

Allah pazarlamacilarina akil fikir versin.

Sunday, September 17, 2006

Uyanik web icerigi?

Son zamanlarda web icerikleri icin tanimlar ve standartlar gelisiyor. Web ortaminda kullanicilara istediklerini vermeniz ve kisa surede vermeniz gerekiyor. Arastirma yapmadan, onceki nesil haber kanallari gibi tek tarafli bilgi vermek eskisi kadar kolay degil. Dogruyu saptirarak da islerin yuruyecegini saniyorsaniz kullanicilarin karsi gorusu cok kisa zamanda ogreneceklerini unutmayin. Web ortami artik infoware tanimiyla ozdeslestiriliyor bu yuzden datalarinizi maksimum verimde arsivleyin ve sunun.

Pinar altugun magazin programinda soyledigi biz beraberligimizi ilk gundenberi soyluyoruz ama siz salaksiniz arkadasiz diye algiliyorsunuz yalanini yermis gibi yapan ama yemeyen kullancilara hitap ediyorsunuz. Sitenizde veremeyeceginiz sozler yayinlamayin. Oldugunuzdan farkli olmayin. Beraber buyume stratejisi gelistiriyor iseniz stratejiye paralel gidin hedefinizdeki buyuk lafları sanki gerceklesmis gibi sarf etmeyin. Neyseniz onu yansitin. Konulari dogru saptayin cozumlere dogru ulasin. How to rob a bank programinda butun dolandiricilik islerinden gocmenleri sorumlu tutmaya calisan zeki banka yonetcilerinin kisisel bilgilerinizi yasal olarak kim parayi verir ise satma hakki oldugunu bilmiyormus safligina yatmayin(yani kullanicilarinizi aptal sanmayin). Gocmenleri suclayacaksaniz pis islerinizi gocmenlere yaptirmayin siz yapin. Kisa ve anlasilir yazin. 5 cumleden fazla yazilari sadece ilgilenenlerin okudugunu unutmayin. Guncellenmeyen siteleri guncelleniyormus gosterme hatasina dusmeyin.

Kisaca uyanikliginiz olcusunde web icerigi yaratin ve kullancininizin bu uyanikliginiza uyaniklik ile karsilik verecegini unutmayin. Masumane vediginiz sozler en buyuk darbe aldiginiz yerler olabilir. Sakin unutmayin.

saygiyla kalin saygi alin.

Friday, September 15, 2006

Hafiza, pazarlama ve ikinci bir sans

Su gunlerde izinsizce ve kustahca herseyi ile hayatimiza sinsice sizmaya calisan pazarlama faaliyetlerine bilinmeyen sir vermek istiyorum. :) İsin(m)iz zor degil. Kadir Copdemir beyin NTV de ki eylul ayinda onemli olaylar nedir temelli programinda, sorusuna cevap veren turk halkimizin %70 i 11 Eylul (darbe)'i hatirladi. %20 si 12 Eylul'ü (darbe) hatirladi. %5'i 6-7 Eylul capulculugunu %1 i ise 9 eylul izmir kurtulusunu hatirladi.

Pazarlamayi zeka uzerine degil zekanin unutma yetenegi uzerine kurarsaniz sanirim basariyi arttirma imkanimiz cok fazla.

Hafiza bizde baska bi anlama geliyor olmali.

Keşfetmekten önce keşfetmekten sonra.

Her insan kendi dunyasinda deneyimleri kesif olarak adlandirmalidir. Amerika Webpusti kesif yaptigini iddea ederken onu karsilayan yerlileri gormezden gelebilecek kadar kibirli ise her pazarlamaci da tuketicilerin yeni kesiflerini kendileri sunmus gibi kibire sahip olur ise vay halimize. Milyonlarca yildir donen dunyanin kisa surede misafir ettigi insaligin pazarlama adi altinda ihtiyac giderme gudusunu yonetebilmek yonetilenlerin kabulu kadardir. Yonetenleri pazarlama yetenekleri ile degil kesif deneyimi yasatabildikleri kadar basarili kildiklarini unutmamak gerekir.

Hizin etkili oldugu gunumuzde pazarlama basarilarini yasamak sadece ticari kazanclar ile olculdugu icin haz duygusunu yasayamamak butun pazarlamacilarin kronik sorunu olmali. Basariyi olcmek icin daha fazla ticareti, daha fazla ticaret daha fazla tiyatroyu doguruyor. daha fazla tiyotro ise tuketicilerin dogru karar verelerini engelliyor. Dogru karar veremeyen tuketicileri ise etkilemenin yollari dogruyu soylemekten gecmiyor olsa gerek.

Unutmayin herkes icin bir game over vardir. Game overi ekranda gorurken levellari kolay kolay harciyarak gecmek bir amac olabilir fakat levellarin her detayina hakim olmak resmin butununde daha tatmin olmak anlamina gelir. Unutmayin basariyi ticaret ile olcerseniz ticaretin parcasi olup ticari bir mal haline gelebilrsiniz. Ticaret alinip satilmak uzerine kuruludur. Stabilite yoktur ve en onemlisi dinamizmi belirleyen siz degilsinizdir. Piyasada dinamikleri belirleyemezsiniz fakat kendinizin dinamiklerini siz belirlersiniz.

Sadece ticari basari elde eden insanlarin son sozlerini bir kitapda toplasaydik bunu basan matbaa olurmuydu cok merak ediyorum.

Simdilik kalin saglicakla

Butunlesik pazarlama

Pazarlama daha etkili kullanilir hale geldi. Etkisi arttikca tuketiciler oyuncaklar gibi gorunmeye basladi. Ayni turistleri yuruyen dolarlar olarak gorup eski gunleri mumla arayan turizmcilerimiz gibi. Bu ugurda yesili maviyi betona donusturen buyuk ongorusuzlugumuz pazarlama dunyasinin verimsizligine de bulasiyor. Pazarlama Canavari dikkate alinmasi gereken rakamlari belirtmis. Yesilleri mavileri betona donusturmeden okumanizda fayda var.

Deneysel pazarlama projeleri ile kurumlara kaybettirilen binlerce dolar aslinda dunyanin kaynagini geri kazanmak icin firsat olabilir. Eger bu kadar kayip vererek hayatta kalabiliyorlar ise daha iyi pazarlama ile hem doga kaynaklarini daha verimli kullanabilir hemde daha etkili ve surdurulebilir bir pazar bulabiliriz.

"cekic isen herseyi civi olarak gorursun" atasozunu pazarlama ustadlarina hatirlatir pazarlanacak birseylerin kalmasi umuduyla saglicaklar dileriz.

Saturday, September 09, 2006

Fuardan beklentiniz nedir?

Kurumlar fuarlara katilarak yeni is baglantilari kuracaklarini islerinin kat ve kat artacaklarini dusunuyorlar. Yogun rekabetin yasandigi gunumuzde oturup musteri beklemek sadece tekel firmalarin elinde. Cogu kurumun fuardan beklentisi ise flamingolarin savunma mekanizmasi uzerine kurulu. En yakinindaki ne yaparsa aynisini yap. İlk saldirilani kurban et ve bu sana gelismis algi mekanizmalarin yada sana ait bir karsi koyma silahindan feragat etme sansi tanisin. Sayi cok oldugu surece sorun yok. Ama azalinca yada suru dagilinca ne olacak?

Feragat edilen silahlar farklilasma, Musteri ilişkileri, Lokalizasyon ve etkili pazarlama faaliyetleridir. Farklilasma urun yelpazesi ve fiyat politikasin uzerinde olabilir. Her ne olursa olsun hedef kitlenizin memnuniyeti kadar algilanirsiniz.

Toplanana bir suru brosur ve toplanan bir suru kart visitlerden kacta kac geri donus oluyor?
Fuara harcadiginiz para geri donuyormu? ROI(return of investment) kaç?

Fuar da guzel kizlarin ve motorize aletlerin yaninda ilgi cekici urunler sunmak pazarlama stratejisidir ve extra maliyet(ler) demektir. Peki sadece cok para harcayarak mi akilda kalabilirsiniz? Yada cok para harcayrak mi memnuniyeti arttirabilirsiniz?

Bu sorularin hepsinin cevabini kapali carsi deneyimi ile cevaplanirabilirniz? Yaninizda bir turist
gezintiye cikin viral marketing'in, musteri deneyiminin, agirlanma ve musteri iliskileri dersleri alin.

Bu onerileri kendi kurum avantajlariniza gore sekillendirmek varsa odediginiz danismanlara, varsa iletisim firmaniza, yada yetkililerinize dusuyor. Zira bunun icin para aliyorlar degil mi?
Yok herseyi ben yaparimcilardansaniz zaten iyi yaparsaniz odulunu kotu yaparsaniz bedelini odersiniz.

CRM yazilimi yapan bir firmanin sizi ceken hic brosuru olmamasi, akilda kalacak yada hizmetlerine sizi dahil edecek hicbir aktivitesinin olmamasi, Firmaya CRM gibi iddeali bir isi sonuk tanitmasi firmaya ne basari getirecegini saniyor? Cevresindeki benzer firmalar gibi yaptigi cok acik. Sayilari cok oldugu surece sorun yok. Ya azalirlar ise?

Oh be

Cebit 2006 fuarinin son 5 senelik beklentileri karsilayamama gelenegi devam ediyor. Daha cok sey yazacagim fakat pazarlama ile ilgili daha once yasamadigim bir deneyimi anlatmak istiyorum.

Avea, Oh be slogani ile dikkat cekici bi reklam yapti. Bu slogana uygun fiyat tarifleri cikardi ve Turkcell-im in buyuk hezimetler servislerine oldukca agresif bir karsilik vermis oldu. Fuarda gerek turkcell gerekse vodofone(telsim) cok buyuk yer kiralamislar ama etkili yada dikkat ceken hic etkinlikleri yoktu. (vodofone gerci bir hareketlilik getirmis, hakkini yemeyelim). Avea standina girdiginizde fuarda gezerken farketmediginiz sicaklik yerini serin bir hava esinti ile karsiliyordu ve tam karisinizda oh be yazan bir gorsel vardi. Deneyimler 5 algiya hitap edebildigi icin serinlik hissi oldukca etkili oldu. Bilerek hazirladiklarini dusunerek tebrik ediyorum. Sanki guzel bir koku ve cok sakin bir muzik ( Meditasyon ) eslik etse daha iyi olmazmiydi ne.

Ekleme: 15 .09.2006 :Hergun birseyler ogreniyoruz. Brand Sense meger bu dediklerimi anlatiyormus. Marketing artik 5 duyu ile yapiliyormus. akillicaymis yetmiyormus klasik yontemler felan felan,

Wednesday, September 06, 2006

Bilisim departmanı nedir?

Bilisim departmani nedir?
Bilisim departmani sen misin?
Bilisim departmani o mu?

Garip sorular degil mi? Kimsenin bir sey bilmedigi yeni teknolojileri sacma sapan kelimeler ile prim yapan yoneticiler ve excel disinda birsey kullanamayan danismanlara para akıtıldıgı karmakarisik bir departman olarak adlandirmak gerekli bilisim departmanini.

Bilisim departmani bilgiyi yonetmeye yarayan her turlu sisteme platform hazirlayan departman olmali. Donanimdan, destege, yazilimdan yeni nesil pazarlamaya hatta yeni nesil dusunmek isteyen her bolume cevap veren departman olmalidir.

Her isleminizi bilisim departmanindan faydalanarak yapabilirsiniz. six sigma'ya uymak icin dinamikligi kaybederseniz 4-5 yil oncesinin yeniliklerini bugun fakeder bugun hizmet olarak sunabilirsiniz.

Marketing departmaninizdan IK niza, lojistik departmaninizdan akliniza gelmeyen bolumlere kadar bilisimi hucrelerinize isleyerek entegre etmez iseniz sadece pazarda varolmak icin cabalayip durursunuz.

Bilisim departmaniniz kesinlikle sihirli degnek degil ama sihirli degneklerin ortaya cikmasini saglayacak platform olabilir. Hatalari duzeltir. Yeni kararlar almanizi saglar. Yeni modeller olusturmaniza yardimci olur.

Surdurulebilirligi saglar ve en onemlisi sizin isinizde maksimum verim imkani ortaya cikarir.

Peki gunumuz turk bilisim devleri ne durumdalar. Aslinda para kazanmayi cok iyi biliyorlar. Cunku bilisim uzmanlarindan cok satis yoneticilerine sahipler. Satis yoneticileri ile bilisim uzmanlarini kendi aralarinda konusturmada oldukca zorlaniyorlar.

Fakat cogu, dunyanin degistigini goremeyecek kadar da yavas hareket ediyorlar. İs dunyasinin ihtiyac duydugu degisimi karsilamak icin organzie olurken is dunyasinda ihtiyaclar degisiyor ve bu arz talep hic durmadan devam ediyor.

Sanirim bilisimin onemli gorevlerinden biri ileriyi gormek ve inovasyonu zamaninda hayata gecirmek. Buyuk bilisim firmalari ile gorusurken buyuk butceleri harcarken bir kere daha dusunmenizde fayda var.

Hala teknolojinin devi olarak ortalarda gorunen kurumlarin genc bilisime kattigi ticari kazanc disinda hicbir yenilik yok. Butun yenilikleri genc ve risk almayi seven ufak yada orta olcekli bilisim sevdalilari gerceklestiriyor.

Bilisim pastasi buyudu diye sevinen ve sanki yazilim sektorunun cok buyuk kismini lisans olarak yurtdisina gondermiyor gibi gosteren yazilim sanayimize de ilerde bol bol guzel soz soyleriz gibi geliyor.

simdilik saglicakla

Sunday, August 27, 2006

Web ajanslari mi Reklam ajanslari mi Bilişim departmanı mı?

Internet ekonomisi is hayatin her alanında etkili ve kullanisli hale geldi. Kurumlar pazarin yogun rekabetinden maksimum verim elde etmek icin i$e yarar web siteleri uretmek zorundalar. Eskisi gibi kullanicilarin yeni tanisitigi bir internet yok. Kabul edilmesi gereken yerlesik bir internet kulturu var. Internet kulturunun dogru amaclar ile donatilmis olmasi kurumlara avantaj saglar. Bu kulturun hamurunda kullanislilik, erisebilirlik, islevsellik, ROI, veri madenciliği, optimizasyon, web 2.0 kelimerlerini yoksa rekabetin yoğun oldugu internet de başarili olamaz.

Tasarim web sitelerinde oldukça etkilidir. Tasarima gore kullanicilarin siniflandirma sezileri çalisir. Fakat en büyük hatamiz tasarimin kurumu ezmesidir. Kurumlarin pazarlama departmanlarinin web sitesi olusturmada elbette etkili rolu olmali ama bilisim teknolojilerini izlemeyen bir pazarlama departmani eskisi kadar etkili isler cikarmaz. Bilisim departmani artik pazarlamanin vazgecilmez parçasidir. ( Bilisim departmani teknik ve yazilim muhendisliginden olusmaz. Belki ilerde bir yazi yazmak daha iyi olacak.)

Butun bu yazilara neden ise tv reklaminda izledigim ve tv reklami verecek kadar iddeali bir site hazirlamislar belki birseyler ogreniriz diye tikladigim netcell.com sitesi. Bir telefon distributoru olan netcell'in Netcell.com.tr adresini inceler iseniz kurumun hazirladigi web sitesinde flash kullanmak adina bilginin, kullanisliligin ve islevselligin nasil gizlendigini farkedersiniz. Kurum gorsel etkinlik adina cok parametreyi feda etmis. Sitenin vermek istedigi netcell sehri imaji ve sirin mi sirin bir orumcek, teknoloji satan firmaya oldukca yakismis.

Durum boyleyken CEBIT bilisim fuarini telefon satis fuarina ceviren firmalarin web sitelerini incelemek gerek diye dusunuyorum. (Ama bunu bir sonraki yazımda yazacagim. Site genel degerlendirmesini ise onda bulacaksiniz.)

Ha illa ben gorsel olarak etkili olmaliyim? Reklam ajansim boyle istedi diyorsanız size bir onerim olacak. Klasik pazarlamanin pazar kaybettigi gunumuzde bilisimi pazarlama icine katmazsaniz kendi mezariniz basinda kendinize el salliyor olursunuz.

İletişim artik olmadığı kadar bilişim ile entegre unutmayın.

Sunday, August 20, 2006

Teknoloji Ortaginizi iyi secin ?

Teknoloji üretmeye ve kullanmaya en ihtiyaç duyduğumuz günlerde teknoloji ürettigini düşündüğüm dev turk bilisim firmalarinin web sitesine girdiğinizde hiçbir head meta tagının düzenlenmediğini, navigasyon sisteminin yeterince optimize edilmediğini ( bilisim ve teknolojiler degil satis odakli herhangi bir firma gibi), arayüz tasariminin ozenli olmadigi, html kodlarinin standartlardan uzak olduğunu gözlemliyorsunuz.

Üstelik bir bilişim firmasinin designed and developed by baska bilisim firmasi sifatini tasimasi teknolojide guvenden oldukca uzak sergiliyor. Piyasada sadece guven adina gereginden fazla profesyonel sifati tasidigini dusunuyorum.

Sektor olarak ne zaman ticareti kurnazca oynamaktan vazgecer isek o zaman hindistan yada baska ulkeler ile asik atmaya baslayabiliriz.

Teknoloji ortaginizi secerken size en kolayini degil sizi en yuceltecegi secmelisiniz.

Sozlesmeyi imzaladiginiz andan ve su anki konumunuza bakarak teknolojik gelisiminiz odediginiz faturalari karsiliyor ise bilisim departmaniniza ovgu yagdirabilrisiniz. Eger teknolojik gelisminiz beklediginizin( rakiplerinizin) cok altinda ise bugunu kurtardiginizi dusunebilirsiniz ama teknoloji yatirimlarinin getirileri aninda gorunmez.

Friday, August 18, 2006

Karagüneş

Beşiktaş iskelesinde tesaduf eseri dinledigim santur beni kendimden geçirdi. Santur ilginç bir saz Kanuna benziyor ama cubuklar ile vurularak çalınıyor. O kadar dingin ve surekli bir sesi var ki. Melodi hic bitmicek gibi. Süreklilik yanında her bir tele vurunca yanında diger 4 telden cikan benzer tını insanı sakinleştiriyor. Sanırım tek bir tınının da etkili oldugu alanlar vardir ama 4 tınının birden olmasi bir baska guzellik sunuyor.

Herseyin satin alinabildigini dusundugunuz dunyada tınının buyusu cok etkili. Bir tanesi mutlaka sizi yakaliyor ve cesitliligin ne kadar onemli oldugunu gosteriyor. Yaptigimiz iste de benzer ozellikler var. Arayuz tasariminda benzer tınılari benzer secenekler ve alternatifler ile sundugunuzda surekliligi kesinlikle yakaliyorsunuz. Sadece para kazanmak, Sadece proje konratina sabit kalmak, değişimi yaşayamamak ve çalışan bir proje sunamak bu tınıları olduruyor.

Sadece para kazanmak yaraticiligi degil ama tatmin olmayi olduruyor. Bir yerden sonra odak noktanız sadece para oluyor ve maymunlar ve para deneyindeki gibi bir kaosa surukleniyorsunuz. Korumak adina detaylardan ve zevklerden uzaklasiyorsunuz.

Saglicakla

Tuesday, July 25, 2006

Peki Arayuz tasarlamasi nasil olmalı? II

3.Strateji oluşturma
Strateji oluşturma web sitesi yada herhangi bir uygulamanın CHI (Bilgisayar Insan Etkileşimi) belirlemede hedef kitle ve kullanım skalası, kullanım yoğunluğu, kullanım amacı ve kullanım verimliliğinin masaya yatirildigi surectir. Bu surec uygulamanin basarisini belirleyen etkili ve onemli asamadir. Eger dogru stratejileri rasyonel modellere oturtamaz isek redesign(tekrar tasarlama) ihtiyacina oldugundan cok daha kisa sure icinde ulasiriz. Hedef kitle basarinin ve verimliligin temelidir zira urettiginiz uygulama onlar icindir. Bir uygulamanin stratejisi nasil olmali konusu tamamen ayri bir konudur ve ilerde bu konu ile ilgili yazi yazmak hos olurdu diye dusunuyorum.

Ayrica gorsel iletisim ve etkilesim acisindan en kritik sureclerden biridir. Kullanicilarin etkilesecegi arayuzlerin tasarim kararlari verilir. Tasarimda denge unsurlari gozetilerek tasarim altyapisi olusturulur. Hangi disiplinde amaca uygun tasarlanir belirlenir.

4.Ihtiyac Analizi
Ihtiyac Analizi sureci belirlenen stratejilere gore gelistirme asamalarinin dokumente edilerek gerekli aktivasyonun alindigi alandir. Ihtiyac analizinde kullanilacak teknolojilerden her turlu kaynak ihtiyacina kadar tasarlandigi surectir. Arayuz tasarimi ihtiyaclari belirlenir ve bu ihtiyaclarin nasil cozulecegi uzerine cozumler uretilir. Gerekli analizler ve testler bu asamada planlanir.

5.Cözüm Mimarisi
Cozum mimarisi ihtiyac analizinin filtrelenmis ve kesin tasarim ve gelistime kararlarin alindigi, mimarilerin tasarlandigi surectir. Bu surec icinde rol dagilimlari yapilir. Gelistirme surecinin planlamasi yapilir ve gerekli proje planlari cikarilir. Kullanilacak CSS ler, Html sablonlari, Flash uygulamalari ve kullanimlari, gerekli teknolojiler ve islevleri (javascript, aplet gorsel uygulamalar vb) belirlenir ve uygulanir. Uygulama uzerinde gelsitirilecek testler ve gelistirme surecinde gelistiricileri etkilemeden gerekli degisimleri yapabilecek stratejiler belirlenir ve gelistirir.

6.Uygulama gelistirme
Cozum mimarisi surecinde belirlenmis planlar uygulanir. Gelistirme gruplari kendi uzerine dusen gorevleri maksimum verimlilikte kullanmalidir. Bu asamada arayuz tasarimlari ihtiyac analizi surecinde belirlenmis stratejiler dogrultusunda hazirlanmis olan gerekli teknolojiler ile gelistirilir. Gorsel iletisim sorumlulari proje planlama asamasinda gelistirdigi tasarimlari programcilar uygulamaya koymadan hazir hale getiremis ve sablonlari gelistiricilere devretmistir. Uygulama tasarim ile paralel gidebilecegi gibi bagimsiz olarak da guncellenebilir tasarlanmalidir. Buna gore gelistiricileri ihtiyac duyabilecegi tek sey COMMENTler ile belirlenmis ve butun ozellikleri disarda tutulan uygulama parcaciklari uzerinde olmalidir. Bir dosyanin degistirilerek butun sistemin gorsel iletisim ve etkilesim alaninin degistirilmesi gibi parcaciklar tasarlanmalidir. Buna en iyi orneklerden biri sayfa pagelayoutlarinin disardan cagrilmasi metododur.

7.Gelistirme surekliligi
Gelisitirme surekliligi arayuzun gerekli guncellemelerinin yapildigi, testler ve analizlerin geridonusumlerinin yapildigi ve ihtiyaca gore gelistirmenin duzenlendigi ve devamliligin hakim oldugu surectir. Gelistiriciler gereksinimlere gore projeyi safalandirarak projelendirir ve gerekli aksiyonu alir.


Arayuz tasarimlari ve CHI (Bilgisayar Insan Etkilesimi ) projeye gore degisen ve oldukca farklilik gosteren ve yogunlasilmasi gerekilen bir alandir. Ne gelistirir iseniz gelistirin sonunda kullanicinizin anladigi ve kullandigi kadar bir uygulama gelistirirsiniz.

Askeri teknolojiler ticari uygulamalardan cok daha ilerde olmasi beni oldukca uzen konulardan biridir. Bu konu ile ilglili daha sonra bir yazi yazmak istiyorum.

saglicakla

Sunday, June 18, 2006

Peki Arayuz tasarlamasi nasil olmalı?

Bir onceki yazımda ceka web sitesinin tasarlanma amaci ile istedigi yada hedefledigi kitleye ulasma sorunu hakkinda kisa bir yazi yazmistim. Hep elestriyoruz, peki dogrusu nedir? Kullancii odakli web siteleri ne ise yarar? ne kadar yatırım yapmalı? Gercekten ise yarar mi? ROI (Yatirimin geridonmesi) oranı nedir?

Arayuz tasarimi ve bu surecte yapilmasi gereken analizler ve testlerin genel olarak neler oldugunu bir yazi dizisi halinde anlatmaya calisacagim.

  1. Karar verme
  2. Metodoloji belirleme
  3. Strateji oluşturma
  4. Ihtiyac Analizi
  5. Çözüm Mimarisi
  6. Uygulama gelistirme
  7. Gelistirme surekliligi

1. Karar verme; Tecrubeme dayanarak en onemli asamanin karar verme sureci oldugunu dusunuyorum. Karar verme surecinde kurumlar cevrelerinden aldiklari duyumlar yada ihtiyac duyduklarini hissettikleri ama bu ihtiyacin ne oldugu belirleyemedikleri asamayi iceriyor. Kurum web nedir ne ise yarar? gibi bilgileri bilmedigi gibi yarim yamalak birsuru bilgi ile de kirlenmis durumdadir. Ise baslamadan once her turlu heyecani, hayal kirikligini, plani, komsunun oglu, yan dukkan 99$ web sitesi kampanyalarini, yazicioglu chipli chinli web sayfasi kumpanyasini geride birakmasini sagliyacak bir karar verme surecini yasamak gerekir. Karar verildikten sonra isler goreceli olarak daha kolaydir. Bundan sonrasi akilli profesyonellere birakilir.

2.Metodoloji belirleme; Karar verildikten sonra web sitesinin nasil hayata gececegini ve hangi metodlar kullanilacagini belirleyen asamadir.

yazilari detaylandirmayi yazinin devaminda yazmayi planliyorum.

saglicakla

Saturday, June 17, 2006

Bilgi mi, show mu, gorsel bagirti mi?

Web sayfasi tasarimcilarinin baski tasarimcilarindan farkli dusunme yapisi gelistirmeleri ve farkli dinamikleri gozetmesi, uretilen web sayfasinin kalitesini belirledigini dusunuyorum.

Acil olarak mobil bir cihazdan girmek zorunda kaldigim ceka celik kapi web sitesi tasarimcisinin baski tasarimina daha yatklin oldugu ve web tasarimina ve usubility testini yeterince onemvermedigini dusunmemi sagladi. Kocaman gorseller ile dolu bir ana sayfa ve kapi gorselleri ve sadece dil secimi amacini guden yuklu bir sayfa. Ustelik bu dil secimleri ic sayfadan da yapilabiliyor ve cok israr edilirse ip blocklarindan otomatik olarak da belirlenebilir. Kullaniciya fazladan bir tiklama ve indirilmek zorunda kalinan bi cok byte. Ortaya cikan gorsel ise ahim sahim da degil ve o kadar zaman ve sabıra deger gibi durmuyor.

Tasarım kelime anlami ile bir problemin cozumu demektir. Dil secimini bir suru kapi gorselinin arasindan dil secimi yapmak ise bir problemi cozmek anlamina gelmez. Tasarimda ozellikle grafik tasarimda kullanilan objelerin, renklerin ve kompozisyonun anlamlari ve amaclari olmali. Amaci disinda kullanilan her olgu kuru gurultu anlamina gelir. Ceka web sitesine yuklenmemin sebebi ise internet dunyasinda yer almak istiyor iseniz global kurallari takip edin ve size bu dunyada avabtaj saglayacak metodlari goz onunde tutarak, iletisimi mumkun oldugu en acik dil ile yapin. Daha kullanisli bir ana sayfa tasarlayarak bir cok sakli bolumu ortaya cikarabilir ve daha iyi bir kullanilabilirlik saglayabilrisniz. Ana sayfada celik kapilarinin ne kadar guvenli oldugunu anlatarak ihtiyaci olanlara istedigi bilgiyi duzenli ve hizli sekilde verebilir kapilar ile sorun yasayanlara ise yan hizmetlerinin nasil islemesi gerektigini anlatabilrisiniz. Bunlari yaparken de anlami ve amaci olmayan hicbir tasarim ogesini kullanmamaya ozen gosterebilrisiniz. Ozet olarak dil secimi gorselinin size kazandirdiklari ve kaybettirdiklerini olcerseniz tasarim karari almada daha kolay hareket edebilrisiniz.

Eger tasarimcilar musterilerinin yaptiklari celik kapilari heryerde gormek istemelerine web sitesi kullanilabilirligi feda ediyorlar ise acil durumda servislerine ihtiyac duydugum zaman kullanicilarin ihtiyaclarina istedikelri bilgiyi hizla sunamamalarindan musteriyi kaybedeceklerini hatirlatmak isterim. Buyuk bir tasarimci ustadim bana tasarimi musteriye birakirsan orayi buyuk pazara cevirir koca bir gorsel gurultu cikaririsin diye ogut vermisti.

Saglicakla

Wednesday, June 14, 2006

Standardizasyon

Başlık biraz uymadı ama artik bodrum sahilleirnin bile KAMERA ile gözetlendiği düşünülür ise herkesin benzer olması ve oldukça masum etiketler altında standart insan yaratma çabası beni dehşete düşürdü. Geroge Orwellin 1984 kitabi sanirim kimseye ders olmamış. Benzer ürünler ve kontrol edilmek üzere üretilen sistemlerde can alıcı nokta kimin kontrol ettiği. Eğer sizden biri kontrol ediyorsa bun göz ardi edersiniz ama renginizi giderek yönetim gücü ile matlaştıran yöneticiye göre uyarlamanız gerekiyor. Bu yüzden bütün alış veriş sistemlerinin sizin izin verdiğiniz alanlar dışında sizi takip etmesi (cookie, referer vb) kameralı sistemlerden çok farklı değl.

Kullanıcıların internet üzerinde takip edilmesi onlara kolaylık sunacağımız çabasi ile yola çıksada aslinda onların tercihlerini yönlendirme anlamina geliyor. Kişisel olarak bunun etik olmadığını düşünüyorum.

Free your internet veya i3 kampası açılması acil gerekli.

sevgiler

Tuesday, June 13, 2006

Nereye dokunacagini bilmek.

Basarili ve ise yarar bir arayuz tasarimi istiyor iseniz, hedef kitlesi belirlenmiş ve hedef kitlenin kullanim alişkanliklarini saptamis ve geriye ne zaman ve nereye dokunacaginiz gerektiginizi biliyor olmaniz gerekmektedir.
Gecen sene balayinda gittim muhtesem guzel ulke Tayland da ayak masaji yaptirdigim yerin tabelasini sizin ile paylasmak istedim. Ayak masaji oyle basit ovusturma olayi degil. Her bolgenin etkiledigi bir organ var ve bu organlar belirli sureler dokununca tetikleniyorlar. Ayak masaji ile arayuz yonetiminin birbirine oldukca benzer taraflari var.

Kullanicilarin kullandiklari araclari birer organ olarak ele alir isek belirli araliklar ile duzenli bakimlarini yapmali ve hepsinin hakkini vermemiz gerekmekte. Her araci belirli bakimlardan gecirmeli, gerekli sorunlari gidermeli ve kan akisini hizlandirmaliyiz. Ornek olarak akcigerler ile navigasyon sistemini ele alir isek akcigere yapacagimiz duzenli masaj ile akcigerdeki kan basincini duzenleyebiliriz. Navigasyonun da kan basincini duzenleyerek maksimum faydayi elde edebiliriz. Navigasyon nasil duzenlenir der iseniz; eger kullanicinizi taniyor iseniz yada duzenleme yetkisi verdi iseniz onemsedigi ve en cok kullandigi sayflari sag click menulerine alabilir yada yukarida fazla kullanmadigi menuleri daha sonuk renklerde tasarlayabilirsiniz.



Dogunun insan hazzina ve varligina verdigi onemi bir batili gozler ile anlamak oldukca zor. Bati bu hazzi kullanmak ve tuketmek uzerine kurulu iken dogu hisetmeye ve anlamaya odaklanmis durumda. Hissetmek ve anlamak basarili sistemlerin kurulmasinda en onemli yetidir.

Not: Tayland da sex ticareti felaket boyutda ama saygi o kadar yuksek ki yaninizda bir kadin yada erkek var ise size bulasmiyorlar. Oldukca da ucuz ve guzel tatil gecirmek isteyenlere oneriririm.

Monday, June 12, 2006

Aaa sen osun!!!

Web üzerinden çalışan fotograf albumleri artik yeni bir boyut kazandı.Flickr ve benzerleri hakkında size bir çok site var. Herkes fotograflarını burda yayınlıyor. FAkat böylesini duymamistim. Yuz tanıyan ve secen fotograf albumcusu. Kim mi? Riya. Bu riya acaip bişi. Henüz test aşamasında olsa bile suratları tanıyabiliyor. Web 3.0 in ayak seslerini duyuyor gibiyim.

Alacagindan fazlasi vereceginin azindan daha tehlikelidir.

Günümüz sanal ortamin belirlenememiş müşteri portfoyü nasil bir sunum ortaya koyulacağının belirlenememesi gibi bir sorun ortaya çıkarmaktadır. Canlı müşterinin alma kapasitesini hisseden ve ona göre sunum yapan başarılı satıcıların yerini ortak kullanılan ekranlar aldığı için kime ne kadar verilmesi gerektiği belirlenemiyor ve personalar ile başarı arttirma çalışmalarının dışında bir çok çalışmayı da yapma zorunda bırakiyor.

Bir çok çalışma daha ne kadar basit tasarlayabiliriz olmalı. Yada 3 tıkı geçmeyecek navigasyon sistemleri kullnılmalı. AJAX tıklama hissini azaltsada genede yeterli zamanindan ziyade fazlasını istemeyen müşterilere yeterli başarıyı gösteremiyor.

Kullanıcılar kendilerine alabileceklerindne fazlası sunulduğunda verdikleri tepki flamingo sürülerinin savunma mekanizmasının ön gördüğü gibi hemen kanatlarını çırpmak oluyor. Bunu aşmanın en etkili yolu kullanıcıların algi kapasitelerini ölçerek akıllı web siteleri sunmaktan geçiyor. Algı kapasiteleri insanların en bildikleri yada kendilerine en yardımcı olabileceklerini hissettikleri yardımcılari tercih ettiklerini gösteriyor. Yrdımcılar (wizards) bir kaç kullanımdan sonra insaların genel isteklerini belirleme iyi birer arşiv birakabiliyor. Her arayüzün kullanıcı tarafından kastimize edilmesine izin vermek başarıyı biraz daha yakın kılar.

Uygulamalarınızda kullanıcılarınızın görmek istediklerinin yanına değiştirebileceklerini de sunmanız uyguamada başarı oranınızı arttirabilir.

Friday, June 09, 2006

Dünya kupası

Dünya kupası başlarken her firmanın dünya kupası ile ilgili hazırladığı çoğu birbirine benzer web uygulamaları spam mail olarak inboxlara düşmeye başladı. Aralarındaki grafiksel fark dışında farklılaşma adına bir dikkat çekici birşey göremedim. Skorların tutulduğu, maç fikstürlerinin olduğu istatistiksel dataların yer aldiği siteler bu kadar çok olmak zorunda değil ki.

Futbolun kazanma odaklı sunulmasına tepki olarak üretilen bir belgesel günümüz futbolunun ticari kaygılar ile ne kadar çirkinleştirebileceğini gösterdi. Fifada son sırada olan butan ile marintiq (yanlış d aolabilir) arasıdnaki en kötü iki ülke maçı tam bir dostluk örnegi idi. Beraber şarkı söyleyip, eğlenip, birbirlerine yardım edip futbolun gerçek güzelliğini ticari maske ile kirlenmeden halini gösterdi. Sanirim bir önceki yazımdaki yaklaşım tasarımı (algı yönetimi)nın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Siz kazanmak ve başkasını ezmek için bile benzer silahları kullanıken aslında gerçekten önemsediğiniz tek şey daha çok kazanç. Ne futbol, ne dostluk ne de sportmenlik. Bu kavramların arkasına sığınarak vahşi, ezici ve diğerini yok etmeye dayalı bir sistemi güzelmiş gibi sunup üstelik alternatifsiz sunup bizi tek bakış açısı ile kirletiyorlar.

Biz web teknolojilerinin maksimum verimini tartisirken aslinda hedef kitle secimini hedef kütleye ceviriyoruz ve alternatifsiz seçimlere mecbur biraktiriyoruz. Sanirim pazarlama carklari sektörün elleriminde biraz daha sivrilesiyor.

Monday, May 22, 2006

Yaklasim Tasarimi

Danistay olayindan sonra Turkiye gene psikolijik tasarimlarin etkisi altinda kalmaya basladi. Ortaya cikan sonuclarin siyasi cikarimlarinina degil de sonrasi sergilenen genel yaklasim tasarimi bir urunun sunumunun nasil etkili olabilecegine en guzel ornek.

Yaklasim tasarimi vitrindeki urunun nasil pazarlanacagindan cok ne etkiyle pazarlanacagi ile ilgileniyor. Sunulacak urunun etkisini arttirabilecegi gibi satisini da kolaylastiriyor.
Alicilar urunun nitelikleri ile degil yaklasimiyla ilgileniyor. Eger yaklasim tasariminda belirleyici oge korku ise en gecerli ve kolay satis yonetimine olanak sagliyor. Yonetilebilen yaklasimlar genelde ucretsiz verilen hizmetler ile sunuluyor.

Yaklasim tasariminin imaj tasarimi ile arasinda ciddi farkliliklari var. Imaj tasarimi formu hazirlar ve algiyi tamamen karsi tarafa birakir. Bu durumda algi ve verginin dengesi vardir. Yaklasim tasariminda ise vergi cok daha etkili ve algiya cok secenek birakmamaktadir.

Mesela EUROVIZYON yarismasinda Ermenistana verdigimiz 10 puan hakkinda cikan haber en guzel ornegi. Ermenilere verdigimiz puanin batililara bir ders olmasi gerektigini yonundeki haberi fazla pozitif bulunmus olmali ki bu benimsenen yaklasim tasarimina ters dusuyor olmali zira gazetemiz butun haberleri negatif yaklasim ile sunuyordu. Butun haberlerin sunumunda negatif ve endise verici olmak durumu vardi ve haber 1 saat icinde Azerileri uzen 10 puana seklini aldi. Gazetenin genel haber listesinde ise umut dolu pozitif haber basliklari yerine cozulemeyecek ve soru isareti birakan yaklasimla sunulan haberler ve bi o kadar da magazin haberleri ise suslenmesi tasarimi etkinlestirmis. Yani ortalama, umut vadeden, birseyleri degistirebilecegimizi dusunduğumuz haberlere yer vermeyip iki zit kutubun arasinda insanlarin yaklasimlari yonlendirerek etkili bir yaklasim birakmislar. Gazeteyi aldiginizda gelceginiz hakkinda korkuya kapilmamak elde degil. Tasarimda sihirli kelimeler ise "dehşet", "şok", "gerginlik", "Sıkıntı", "tecavüz".

Sanirim google'in Turkiyedeki basarisi onun yaklasim tasarimi ile ilgili. Umut vaad eden, kesfetme duygusuna korukleyen ve basari sunan bir yaklasim tasarimi ile korku uzerine kurulu yaklasimlardan sonra bir cicek gibi kalmis olmasi basarisinin anahtari olmustur.

Bu yuzden tasarlaryacaginiz urunlerde kendi yarattiginiz kotulugu yada yetersizligi kapatmak yerine bu eksikligi gidermeye calismak en dogrusudur. Bu yuzden profesyonel oalcak iseniz yaklasim tasariminizi pozitif kurmaniz gerekir. Negatif yaklasim tasarimi bir eksikligin uyarisidir.

Monday, May 15, 2006

cinli midir cinsiz midir bilemiyorum ama PINARI kurutmaya az kaldi.

Alış veriş yaparken reklam konsepti olarak kullandıkları insan vucut parcaciklarindan olusan kuklalarini gorunce Turkiyedeki en güvenilir yerli marka olan PINAR adina sevinmistim Kuklalarin etiketindeki suprizi gormem uzun surmedi. "MADE IN CHINA" (Muhtemelen zor durumdaki turk oyuncakcilar pinarin promosyon yapabilecegi ucuzlukta urun uretmedi ki 3 - 5 kurusluk MADE IN CHINA yazili kuklalardan dagitmaya karar verdi. )

Ozellikle PINAR markasi arayan ben ve benim gibi normalden pahali pinar urunlerini secen kullanicilarin cogu MADE IN CHINA yazilari yuzunden PINAR urunlerinden uzaklasacaklardir diye dusunuyorum. (Bundan sonra ise kendisine USED IN CHINA yazan bir pazar hedefi secmis olmalarini da ayrica oneririyorum zira bu hizli gidis ile burda para kazanip da cocuklarina ekstra pahali PINAR urunu alacak kisi sayisi azalacaktir. Parayi CHINA'ya kazandiriyorsa onlardan da kazanabilir degil mi? )

PINAR in yurt kaynaklarindan kazandigi kari 5 lira daha pahaliya olsa bile YERLI urunleri kullanarak promosyon yapsa idi daha sevinir ve saglikli GIDA yaninda SAGLIKLI ekonomi icinde ekstra ekstra mutlu olurdum.

Boyle giderse MADE IN CHINA yazili sucuklari ve salamlari da raflarda gormek sasirtici olmaz.

Bazi kararlar daha dikkatli kararlar ister degil mi ailemizin markasi?

Saturday, May 06, 2006

Renkler

Godbit blogunda renklerin cok hos bir anlatimi var. Ama rengi var edenin bir cok parametre gibi algilayicilar oldugu cok acik sekilde anlatiliyor.

Web Arayuz tasarimlarinda en buyuk handikap bir cok kullanıcıya daha onceki deneyimleri ile yeni karsilastiklari uygulamalar arasinda tercih yapmasi gibi onlari cok zorlayan bir durumda birakmak.

Kullanicilar daha once yasadiklari deneyimi kendilerinec kutuphanelerine atmis ve basarili olmuslar ise o uygulamalari daha yuksek derecelerle ile odullendirmistir. Arayuz tasarimcilari istedigi adar kolay, guzel arayuz tasarlasindalar bogusmalari gereken bir de aliskanliklar var.

Daha onceden gelistirdigimiz bir arayuz bir cok problemi ortadan kaldirmak hedefi ile 3d tasarlanmis ve gercek isin simulasyonu seklinde gelistirilmisti. Yalniz bunun cok begenilecegini dusunsemde gelen tepkilerin kullanicilarin eski aliskanliklarina daha cok deger verdigini gormek beni sasirtmisti.

Yenilik o kadar kolay uygulanabilen birsey degilmiş. Neymiş efendim önyargiyi ortadan kaldirmak kotulugu ortadan kaldirmaktan daha zormus.

Tuesday, May 02, 2006

Interaktif marka

Pazarlama Canavarı blogunu yeni keşfettim. Oldukca yararlı pazarlama bilgileri var. Internet marketinginin % 30 lara ciktigindan ve artik firmalari bu yone davet etmekten cekinmeyen arastirmalarda var. Ilk bakışta hosuma gitmedi degil. Ticari olarak çok gelişecek bir platformun TVlerin su anda olduklari gibi yozlasmasi ve rating oklarını iyilere saplamasından korkmuyor degilim.

Bir yanda çok derin kaynaklar bir yanda ise bu kaynaklardan haberinin olmasindan özellikle kaçanlar cok ilginc sanal tecrubeler yasatiyorlar. Belki dotcom meltdown oldugu zamanlara geri donecegiz ve ikinci bir yogun saldiri ile gene dogru olmayan yatirimlara sahit olacagiz fakat bu arada internet platformunun da cok kirlenecegi kacinilmaz olacak.

Insanligin her teknolojik devriminin ardinda yeni firsatlar yatsada yenilikci uygulamalarin yönetimi eline alacagini saniriyorum.

Bakalim bu teknolojik hiz nereye kadar yorulmadan devam edecek. hep beraber gorecegiz.

Friday, April 21, 2006

Bedavacilik en iyi pazarlamadir.

Bircoklarimiz kacak OS (Isletim Sistemi) veya program kullanmanin ne kadar kotu oldugu konusunda yogun saldiri karsinda kendimizi suclu hissediyoruz. Bunu biraz ugunsuz ve yanli buldugumu belirtmek istiyorum. PC lerin yayginlasmaya basladigi zamanlarda yeni bir firsat kapisini cok iyi degerlendiren yazilim firmalarinin simdi ahlak dersi vermesini hos bulmuyorum. Neredeyse her yeni bilgisayara kacak olarak programlarin yuklenmesinin kimin isine yaradigina cevremize bakarak anlayabiliriz. (Hatta turk yazilim firmalarinin da bu uygulamayi yapmadiklarini soylemek dogru olmaz.)

Sakin programlari veya sarkilari hakkini odemeden kullanmayi savundugum gibi bir fikir ortaya cikmasin. Elbette bizim gelistirdigimiz urunleri hakkini vermeden kullanilmasini istemem. Ama rakiplerimizi yok etmek icin finansal gucumuzu kullanarak bedava yayilmayi görmezden gelerek yayilmak ile goze aldiysak ahlaki konulardan bahsetmek cok dogru olmaz diye dusunuyorum.

Yazilim telif haklari ne kadar yazilim firmalarindan taraf ise en iyi yazilimi bulmak ve ihtiyaci en iyi cözen uygulamaya yatirim yapmak biz kullanicilarin da görevi diye dusunuyorum.

Tembelligimizi bilmemek(cahilligimiz) ile kapatmaya calismak bizi hem bir oyunun icine hemde kotu bir yatirima itiyor diye dusunuyorum.

Saturday, April 15, 2006

Gundelik Profesyonelite

Biraz zaman oldu ve blog tutmak yerine pasifci olmayi tercih ettim. Gundelik bakıs acilarinin ve guncelik yasama bicimininin her detayı ele alisini ve bilincimizde sindirmesine gozlemci olarak katilmak istedim. Bu profesyonel hayatimizda bloglari bize TERCUME eden insanlara ne kadar cok guvendigimizi ve kendimizi teslim ettigimizi uzulerek gordum. Blog dunyasi is dunyasina oldukca benziyor. Daha onceden yazilmis, cizilmis, uygulanmis ve tecrube edilmis deneyimleri yazarak, yasayarak ve aktararak kendimizi bu dunyanin parcasi gibi hissetme duygusuna muhtac birakiyoruz. Turk bloglarinda cevirilerden sikilip tasarim ile ilgili birseyler araken dunya uzerinde seyehat eden bir turk doktorunun seyehat bloguna rastladim. Biz ITcilerin durust olamamizin sebebini bu bloglarda farketmek buyuk keyif veriyor. Mesela biz ITciler ne kadar kibar olmaya calissak da bencil ve kiskanc yapiya sahibiz. Cozumleri baskalarinin bulmalarina dayanamadigimiz gibi bu cozumlerin aciklarini bulmak icin cirpiniyoruz.

Microsoft CRM yeni versiyonunu sirketcene kullnamaya basladigimizda bunu acikca farkettim. Adamlar bizim salakligimiz uzerinden para kazaniyorlar. SugarCRM ile aralarinda ciddi bir fark olmamasina ragmen microsofta arti deger ile yaklastigimiz gibi basit bir arayuzu CRM gibi karmasik bir yapida cozum gibi sunabiliyoruz. Ustelik microsoftun bize dayatmaya calistigi kotu arayuzu kabul edip teslim olma duygusuna oldukca yakin duruyoruz. CRM gibi karmakarisik bir sistemi basit excel tablolarinda cozebiln umudumuz yarin evrim teorisinin wordde yazilmadan anlayamiyacagimiz kivama gelmesini sagliyor. Dynamics ailesi ile hem micro hem soft ciddi sekilde SAP a rakip olmaya calisiyor. Isin garip tarafi Linux cephesi buna alternatifler uretse bile biz ITciler destek vermemek icin turlu finansal bahanelere siginiyoruz. Hade bu isten para goturen buyuk IT (sozde buyuk tabi exchange'i gocup amerikadan uzman isteyen, 20 mb bos disk alani ile koca backbonelar admin etmeye calisan sistemleri de gorduk ama neyse)ler hizmetlerini pahali satmak icin gercekleri gormezden geliyor, multinational firmalar nasil oluyorda ITden anlamayan adamlari bu isten sorumlu yapiyor ona inanamiyorum. Biraz karisik yazdigimin farkindayim ayni birsey bilmeden cozum ureten buyuk IT firmalarimiz gibi yazi yazmaya calisiyorum zira ne kadar anlamaz isen o kadar biliyorsun havasindasin.

Buyuk it firmalarina onerilerim de olur fakat sirtlarindaki kanburda en son suclayacaklari ITciler olur diye yuksek sesle yuksek kalite standartlarindan bahsetmek istemiyorum.

Genede IT sektorunun sektor git diyemedigi yuzune biran once demesi gerektigini hatirlatmayi borc biliyorum.

Afiyet olsun sektorIT.

Sunday, March 26, 2006

Kurum bağlamış profesyonelleri

Türkiye'deki kurumların çalışanlarına blog kullandırarak kazanacakaları faydaları anlatmak sanırım web platformundan para kazanan herkes için çok önemli.

Kurumların yeni iş anlayışında 2 yılın bile çok önemli olduğunu kavramalılar ve pozisyon almak için uzun toplantılar ve karar verme süreçleri yerine atik olmaları gerektiğini kavramamalılar.

Kurumların bloglardan kazanacağı artılar hakkında bi quiz yapalım

BLOQUIZ
1-) Bloglar kurumların çalışanlarının profesyonelliğini kurum arkasına yaslanmadan yansıtır?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

2-)Bloglar kurumların resmi görüşü değildir bu yüzden esnek fikirleri barındırabilir?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

3-) Bloglarda çıkabilecek kötü yazılar blog sahibini bağlar kurumu bağlamaz?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

4-)Bloglar sosyal iletişimi arttırır?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

5-)Bloglar profesyoneller arasında motivasyon arttırır?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

6-)Bloglar çalışanlar ve yöneticiler arasında, müşteriler ve kurumlar arasında daha şeffaf iletişim ve atmasfer sağlar?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

7-) Bloglar yazarlarına arşiv yapma ve bilgilerini paylaşma yeteneği kazandırır?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

8-) Bloglar şirklet içi eğitimlerde geridönüşün düzeyini ölçmenizi sağlar?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

9-) Bloglar yeni yeteneklerin ortaya çokmasını sağlar?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

10-) Bloglar ulşılamayan yöneticilerin ulaşılmasını sağlar?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

11-) Bloglar kurum içinde çalışanlar için bir IK rehberi olur?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.

12-) Bloglar kurumların sosyal ektivitelerini arttırabilir?
a) evet b) hayır c)bilmiyorum.


Bu quizin sonucuna göre sizin blogsever misiniz yoksa blogsavar mı olduğunuzdan çok bütün dünyanın değiştigini ve herkesin blogsaver olduğunu hatırlatmamızda yarar var.

Tuesday, March 21, 2006

Bahar ve tasarım

Akademik anlamda tasarım (design) herhangi bir problemin çözümü anlamında kullanılır. Geleneksel grafik tasarım ise 2 boyutlu yüzeyler üzerinde görsel iletişim dilini kullanan ve beynimizin görsel imgeleri diğer iletişim araçlarına göre daha hızla çözmesinden dolayı etkili bir sanat dalıdır. Dijital tasarım ise uygulandığı alana göre değişik ilkeleri olan ve bu kurallara uyulduğu sürece başarılı olacağına inandığım bir meslektir.

Bütün tasarımlarda önemli olan problemin çözümüdür. Problemin çözümünde ise kullandığımız metodlar ve yaklaşımlar problemi çözmemizde ki en önemli silahımızdır.

Grafik tasarıma başladığım yıllarda bildiğim herşeyi aynı kompozisyona koymaya çalışarak kendime gelişimin yolunu açtığımı şimdi farkediyorum. Bu beni daha az imge ile daha çok çağrışım yapmanın daha doğrusu daha iyi iletişebilmenin yolunu açtı. Herşeyi aynı anda kullanarak onlara haksızlık ettiğimi kendimi geliştirdikçe farkettim.

Aşağıda kullandığım iki fotografta baharın müthiş çoşkusunu, müthiş yaşama sevincini ve müthiş güzelliğini ne kadar kötü, aptalca ve hırs ile kullanabildiğimizi göstermek adına kullanıyorum. Betona sıkıştırdığımız ağacın bütün çirkin estetiğine rağmen yaşamaya çalıştığını ve hayata bütün güzelliğini sunduğunu unutmamız gerektiğini düşünüyorum. O kendi amacını unutmadan bütün güzelliğini sunarken onu doğru yerleştiremeyen bizler ise problemi çözmekte amacımızdan ne kadar uzaklaşabileceğimi bir kez daha görüyoruz.



Bu fotografta ise görsel iletişimin doğru kullanıldığında nasıl etkili olabileceğini görüyoruz.


Çok satış yapacağım diye bütün animasyonları, bütün bannerları ana sayfaya koyan sonrada bunu alışkanlık haline getirip insanların ne kadar uzak olduğundan yakınmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Herkese hitap eden bir tasarıam ihtiyacımız var ise bunu her imgenin ben burdayım diye bağırmasından çok aradığınızı burda bulabilrsiniz diye gruplamanın biraz daha çözüme yakın olduğunu düşünüyorum. Sabısrsız kullanıcılarımıza ise AJAX ve DHTML yardımı ile istediği sıkışıklığı ve karmaşayı sunabiliriz. :)

herkese bol baharlar.

Thursday, March 16, 2006

Web Tipografisi

Web tipografisi, tasarımcıların tasarımın başarısı için son sıralarda önemsedikleri ögedir. Oysa elektronik tasarımlar basılı yüzeylerin aksine sizin farketmediğiniz fakat beyninizin farkettiği pixellerden meydana gelmektedir. Bu pixel yapısı kullanılacak fontun az curvelu(gerçekten türkçe karşılığı aklıma gelmedi, asın beni) olması, sürekliliğinin olması ve gözü yormayacak şekilde tasarlanmasını zorunlu kılar. Fontun büyüklüğü platforma göre değişmek ile birlikte harflerin kolay okunabilirliği en önemli etkendir.

Ayash Basu'nunVisual Design for the Web - Typography blogunda anlattığı üzere web üzerinde kullanılan fontlar sitenin kullanılabilirlik ve estetiğine etki etmektedir. Sans ailesinden fontlar az curve olması ve kolay render edilebilmesi ile en çok kullanılan fontlardandır.

Fontlarda karekterlerin aralıkları, kelimelerin aralıkları, satır arası yüksekliği ve kullanılan renkler beynimizin algıya alışık olduğu konumda olmalıdır.

Fontların büyüklüğünü kullanıcı kendi belirleyebilmelidir. Font büyüklüğü seçimi sitenin tasarımını etkileyecek düzeyde ise sitenin sadece text versiyonu da seçenekler arasına koymalıyız.

Buttonlarda kullanılacak karekterler OKUNABİLİR olmalı sadece estetik açıdan güzel diye kullanılmamalıdır.

Textler gif/jpg tarzı resimlerden oluşmamalı zorunlu ise image tagına açıklaması girilmelidir.
Görme sorunu yaşayan kullanıcıların çeşitli programlar sayesinde textleri sese dönüştürdüğü unutulmamalı ve cesitli gorme bozuklukları icin cesitli secenekler sunulmalıdır.

Fontların renkleri tasarıma göre kontrast renklerden oluştuğu gibi birbirine yakın renklerden de oluşabilir burda önemli olan textin uzunluğu ve vermek istediği mesaj. Eğer uzun textler var ise
kontrast renkler okumayı kolaylaştırır.

Hedef kitle font seçiminin başarısı için çok önemli. Eğer siteniz çocuklara hitap ediyor ise okuma yazma bilmeyen çocukların bile imgesel olarak PLAY butonunu aradıkları unutulmamalı. Renkler canlı olmalı ve mümkün olan en az text ile site oluşturulmalıdır. Çocuklar textlerin anlamı ile ilgilenmezler. Çocuklar yapmak istedikleri ile ilgilenirler. Çok büyük kısmı ise oyun oynamak ister. :)

Olgun kullanıcılar hedef kitlemiz ise text mümkün olduğu kadar seçilebilir olmalı

Genç kitleyi hedefimiz ise kategorilendirme çok önemlidir. Yazı başlıkları dikkat çekici olmalı. Zira genç kullanıcıların aceleci yapıları göz önünde olmalıdır.

Monday, March 06, 2006

Son Tasarım

Bi zamandır yazamadım. Web üzerinde çeşitli kitaplar, çeşitli kaynakalar ve çeşitli bloglardan edindiğim bilgileri kendi tecrübem ile derlemeye çalışırken farkettim ki batılı yaşama biçimi bizi çok etkilemiş. Eylemsel tecrübenin değerini unutmuş gibiyiz. (Tabi kuzey amerikayı batılıların tekrar keşfi ile alakalı değil) Kendi deneyimlerimizi biryerlerden seyrederek yada okuyarak sanki yaşamışız gibi yapmanın içimizde kapatılması oldukça zor delikler açtığını düşünüyorum.
(Tüketerek kapatmaya çalışıyoruz) Öyle hızlı tüketiyoruz ki yanıbaşımızdaki değerleri göremiyoruz. Geçen gün gördüğüm mezar taşı beni bu konuda uzun uzun düşünmeye itti.



"İçinde kötülük olmayan herkes, herşey gökuşağının doğal üyesidir" Tevfik Işıktimur

Web üzerinde Tevfik Işıktimur'a ait kısıtlı bilgiler hariç detaylı bilgi bulamadım. Sadece müzisyen olduğunu ve Erkan Oğur'un Anadolu beşik albümünde "Oy Benum Sevdiceğum" adlı muhteşem türküyü itaf etiğini buldum.

Ne kadar büyük bir yazı, Ne kadar güzel bir söylem ve ne kadar güzel bir tasarım. Son yolculuğa çıkanları uğurladığımız kara renkleri delen renkler.

Kitaplaşan batı kültürüne inat sözel ve imgesel doğu kültüründen çıkarılan çok dersler olduğunu düşünüyorum. Bunları yazmaya başladım ama sonra sildim. Sanırım çok güzel olan sözlere saygısızlık etmiş olacağım.

Friday, March 03, 2006

Nike reklamı

Yeni nike reklamları komik gelmeye basladi o yuzden de yazmak istedim.

Sen önce sporcular uzerinden reklam yurut sonra sıradan insanlara yonel ve onlara sporcu olup olmadıklarını sordur. Bi cesit Amerikan ruyasi gibi geldi. Hayat boyu birilerini bisilere inandir sonra da hipiler gibi sistemden ne uzak ne yakın tut. Herkese oyna, Herkesi kontrol et metodu.
Ne zarar versin ne icine girsin.

Ben buyuk firmaların urun yasam dongulerinde bi esikten sonra iyice sacmaladigini dusunuyorum. tasarımlar da neden olmasın?

Thursday, February 23, 2006

Yerleşen Web Kültürü

Michael Bernard'ın Developing Schemas for the Location of Common Web Objects çalışması web kültürünün oldukça yerleşmiş olduğunu gösteriyor.

Çalışmayı açıklayıcı ve çok güzel buluyorum. Göz atmanızı öneririm.

(Artık web kullanıcıların alışkanlıklarına göre tasarımları geliştirme vakti:)

Hedef kitleye özel

Uygulama arayüzlerinde hedef kitle en öenmli etkendir. Eğer uygualama arayüzlerinde kullanıcıların profilini oluşturamiyor iseniz başarıyı yakalama şansınız giderek azalır. Örnek verir isek uygulamalar internet kullananımının yoğun olduğu bir kurum ise gerekli tasarımları internet ortamına uygun olmasına dikkat etmeniz gerekmektedir. Fakat uygulama arayüzü bir finans kurumuna üretilecek ise hızlı ve normal şartlarda karmakarışık olan yoğun bilgi yükü olduğu tasarımlar uygun olacaktır. 2005 Cebit Fuarında oldukça büyük bir yazılım firmamızın server tarafı ve pda üzerinden çalışan arayüzlü restoran programını incelemiştim. Yenekleri listeleme kutularından(list box) seciyordunuz. hicbir garsonun bunun ile uğraşacağını sanmadığımı söylediğimde çok datalı(yemekli) menulerde firmalarda en iyi çözümün bu olacağı yönünde ısrar ettiler. Ben aynı düşüncede olmadığımı ve 1-2 yada 3 tıklamayla bile olsa iconlar ile yemeklerin kategorize edilmesi gerektiğini söylediğimde itici bulunmuştum. Sonuçta benzer ürünleri çeşitli restoranlarda görüyorum ama o ürüne henüz raslamadım.

Çeşitli göz taraması testlerinin verdiği örnekler incelendiğinde görsel hafızanın kullanıcıların üzerinde sanılanın aksine daha etkili olduğu ve navigasyonu yönlendirdiği ortadadır. (Mark C. Russel'ın lHotspots and Hyperlinks: Using Eye-tracking to Supplement Usability Testing) Çeşitli görevleri yerine getirmeye çalışan kullanıcıların İlgilendiklari alanlar (Area of Interest) verilen göreve göre şekillendiği ve göze batmanın yanında alışkanlıklarında önemli olduğunu göstermiştir. Test oldukça güzel okumanızı şddetle öneririm.

Benim ilgimi çeken ise çocukların verdiği sonuçlar. Zira okumayı daha bilmeyen yiğenimin google dan flash oyunları aratıp bulup oynaması üstelik bunların detaylı bilgilerini çözmesi oldukça takdire şayendi. Onun arkdaşlarının da benzer şekilde davrandığını farkedince anladım ki çoçukların öğrenme yaşında belirlediği hedefler belirli zorlukları aşmalarına çok kolay. Muhtemelen bir kere bir arkadaşında gördüğü işlemi tekrarlayarak başarıya ulaşması onun yeni denemeler yapmasına da olanak sağlamıştı. (Google'ın başarısı ise başka bir konu). Yeni oyunlar aramış toplam 5 harften oluşan (Games, yada oyun ) onun kolayca yazabilmesini sağlamış ve yeni yeni oyunlar bulduğunda denemekten de geri kalmamıştı. Burda sitenin linguistik yapısının hiç bir önemi yok zira oyunlara giden yerler belirli ve google arama yapınca bunlara ulaşabiliyor.

Çocuklar ile iletişime geçebiliyor iseniz muhtemelen başka dil konuşan insanlar ile görsel objeler kullanark iletişime geçebilirsiniz. Buda gösteriyor ki eğer doğru hedef kitlesi belirler iseniz istediğiniz başarıyı yakalmak için doğru tasarım kararları uygulamalısınız.

RIA (Zengin Internet Uygulamaları)

Kuşkusuz internet uygulamaları geleneksel uygulamaların yerini aldıkça daha fazla gelişiyorlar ve giderek hayatımızda önemli yere sahip oluyorlar.

Yeni nesil diye adlandırabileceğimiz web uygulamlarında önemli kriterlerinden biri klasik web uygulamalarının el es geçtiği yoğun bilgiyi sayfa elemanları ile fazla tıklamadan aynı sayfa içerisinde göstermek. GAP da ürünlerin quick view ve aynı sayfa içerisindeki add to bag seçeneği oldukça etkili ve şapşahane bir uygulama. Bu uygulama ile kullanıcılara konsantreleri dağılmadan maksimum seçeneği sunarak e-alışverişin bütün sıkıntılı süreçlerinden kurtulmasını sağlıyor.

Ajax teknolojisi ve DHTML kullanılarak harika bir uygulama gerçekleştirmişler.

Zengin Web Uygulamaları geliştirmek için kullanıcı odaklı tasarımlar hem web 2.0'ın getirdiği yeni vizyona hemde maksimum gelişime olanak sağlıyacaklar diye düşünüyorum.

Yaşasın web 2.0

Tuesday, February 21, 2006

Size salak diyebilirmiyim?

Bu gece yeni tanıştığım Creating Passionate Users blogu bana oldukça eğlenceli ve dolu bi gece verdi. The Clueless Manifesto makalesi yenilikçilik unsurunu çok güzel anlatıyor.

"Yeni başlayanların bir çok olasılığı olmasına rağmen profesyonellerin daha azdır." - Shunryu Suzuki

Oldukça etkileyici bir cümle!!!. Gerçekten bu böyle mi? Yoksa zaten bu olasılıkları denedikleri için mi profesyonellik ortaya çıktı. Yoksa profesyoneller kendi yollarını çizdikleri için diğer yolları denemediler. Yani olası yolları sadece tecrübe etmedikleri için mi olasılık listelerinden çıkardılar?

Kendimden örnek vermek gerekirse; Oldum olası kelimeler ile oynamayı seviyorum. İmla hatalarımı görmezden gelmeye çalışıyorum. Belki türkçeyi hakettiği gibi kullanmadığım için yeni vizyonlar üretebiliyorum. Belki bu eksiğim yüzünden "profesyonel" hayatımı yürütebiliyorum. Denemediğim yolların olasılık listemden çıkmasını istemiyorum fakat denediğim ama bir türlü çıkışı bulmadığım yolları ise olasılık listesinden siliyorum.

Salakça sorular büyük devrimlerin başlangıcı olabilir mi?

Dünya yuvarlakmıdır?
Uzaya gidilir mi?
Bakkallar mı ucuz supermarketler mi?
Prizde elektrik var mı?
Tasarım mı kasarım mı?

Tasarımda değişim

Creating passionate users blogunda ufak odaların beyin hücrelerini öldürdüğüne ve karmaşık şartlarda kalan beyinin nöron ürettiğine dair hoş bir makale var. Bu bana kurumsal firmalarda yaratıcılığın gerilemesinde ki sebebi de açıklar gibi geldi.

Belki bu yüzden değişimi kabul etmekte bu kadar zorlanıyoruz. Belki odacıkları bizler çevremizde örüyoruz ve bu bizim beyin hücrelerimizi öldürüyor.Belki dinlediğimiz müziklerin benzerlikleri bizi odacıklara mahkum ediyor. Belki benzer blog tasarımlarına fazla prim verdiğimiz için yeni odacıklar oluşturuyoruz. Kimbilir?

Friday, February 17, 2006

Yüzlerce yıllık tasarım öğütleri

Uygulama ve web arayüz tasarımlarının bir dil olduğunu söylemiştik. Bir dilin güzel kullanılması için neler yapılabileceğini düşünürken tasarımları Tao ile özleştiren John Allsopp’un DAO makalesi gözüme ilişti. Kültür ve arayüz tasarımı hakkında bir şeyler karalarken fark ettim ki tarihimizde tasarım uygulamalarına hem felsefe olarak hem de yol gösterici olarak Mevlana’nın kutsal düşünceleri bize çok yardımcı olacak. Kısa bir araştırmadan sonra Mevlana’nın 7 öğüdünü tasarım ile yorumlama fikri bana heyecan verdi. Başarılı tasarımları incele isek bu 7 öğüdün ne kadar kritik ve değerli olduğu su götürmez bir gerçek.

Mevlana’nın 7 öğüdü,

1.cömertlikte ve yardim etmede akarsu gibi ol
Kullanıcılara kolay ulaşılabilir tasarım üret. Neye ihtiyaçlarını var ise göz önünde bulundur. Öngördüklerinden daha fazla bilgi, içerik, işlev koy. Tasarımın kullanılmasında yardımcı ol. Alışkanlıklarını göz önünde bulundur ama akarsu gibi dinamik ol. Değişimleri izle ve uyarla.

2.sefkat ve merhamette günes gibi ol
Kullanıcıların hata yapmasına izin ver. Nerelerde hata yapabileceklerini düşün ve yardımcı ol. Hata kodlarını düzgün yaz. Kullanıcılarına karmaşık duygular hissettirme. Sade ve amacına uygun basit ol. Korkutma ve onları sakın hor görme.

3.baskalarinin kusurunu örtmede gece gibi ol
Site erişebilirliğini herkese göre hazırla. Görme engellileri, işitme engellileri unutma. Siteyi her platform ve browser bağımsız tasarla. Sadece RSS isteyenleri unutma.

4.hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Herşeyi kullanıcıların gözüne sokar gibi agresif, ve kaos sever yapma. Her tarafa flash bannerlar koyup sitede agresif tavır benimseme. Yapamadıkları şeyler için kolaylıklar üret.

5.tevazu ve alcak gönüllülükte toprak gibi ol
Estetik olarak sade ol. Kullanıcıları yorma ve ne kadar büyük olduğunu hissettirmek için gereksiz aktivasyonlardan kaçın. Toprak gibi ne ekersen onu biçersini yetişebileceğini hissettir. (Bu google in kullandığı en akıllıca yolardan biri bence)

6.hos görürlülükte deniz gibi ol
Kullanıcıların ve site sponsorlarının isteklerini dinle, iyi özümse ve en iyisi üretmeye çalış.

7.ya oldugun gibi görün , ya da göründügün gibi ol...
Gerçek hayatta ne isen onu yansıt. Olduğun gibi görün. Ekstra makyaj yapma ama ne isen onu gösterecek kadar da yetkin ol.

Mevlana bügün yaşasa ve tasarım yapsa keşke

Herkese iyi Çalışmalar

Wednesday, February 15, 2006

Guru Guruya olmaz!
Kültür dikkate alınmadan adım atılmaz.

Tasarımların uygulamaların başarılarına direkt ve indirekt olarak etki ettiğini düşünüyorum. Yurtdışında geliştirilen tasarım prensiplerini Türkiye'de uygulamak kullanıcılara uyarlamadan sunmak biraz dikte etmek gibi geliyor. Zira kullanıcılar belirli bir altyapı yada kullanım fikrine sahipler. Türkiye'de ise durum biraz farklı zira kullanıcıların çoğu bilgisayarı yeşil ekranlı muhasebe programlarından ibaret sanıyorlar(dı). 90larda Microsoft, SAP veya Oracle'ın geliştirdiği uyulamalar tasarım özürlü olarak sadece işlevsel yönüyle kullanıldı. Kullanıcılar uygulamaların arayüzlerine değil işlevselliğine dikkat ettiler. Bu uygulamarda kulanılan arayüz soğuk ve her an kullancıya sen hata yapabilirsin hissi vermek üzere tasarlanmış gibiydi.(bunu tasarlayan muhendislerin hata ayıklama isteğinin bir parça etkisi var sanırım)


90'ların sonlarında 2000'lerin başında ise web tabanlı uygulamalar lisans avantajı yüzünden yaygınlaşması kurumlara kısa zamanda hareket etmek zorunda bıraktı. (Ben tasarım kaygısı ile inceleyceğim) Bu durum ise bazı dezavantajları beraberinde
getirdi bunlar;

  1. Kurumlar için heyecan verici ama eskiye dayanan bir alışkanlıklardan farklı,
  2. Client uygulamlarına göre daha kısıtlı kullanılabilirlik yetenekleri,
  3. Lokasyon ve platform bağımsız olduğu için öngörülemeyen sorunlar
  4. Sadece muhendislerin tasarım yeteneklerine bırakma hatası,
  5. Kullanıcı tecrübe strateji eksikliği,
  6. Adaptasyon ve eğitim stratejileri eksikliği,vb,

Arayüz tasarımcıları internetin nimetlerinden faydalanarak kısa zamanda bilgilerini ve tecrübelerini paylaşmaya başladı. Kullanıcı deneyimlerinden, Kullanılabilirlik testlerine, Persona yaratımlarından Tasarım Kararlarına kadar bilgilerini paylaştıkça hızla bir yol katedildi.

Gerek tecrübelerime dayanarak gerekse meslektaşalrımın tecrübelerimden faydalanarak arayüz tasarımlarında dikkat edilmesi gereken kuralları sıralamaya çalışacağım.

  • Uygulama Amacını, dönüm noktalarını ve başarı kriterlerini müşteriniz ile birlikte net olarak belirleyin,
  • Uygulama hedef kitlesini belirleyin ve ona göre strateji oluşturun. üstdüzey yöneticiler farklı bir dil kullanır. Unutmayın.
  • Mutlaka tasarımda B planınız olsun. (Aynı kurumun 3 ayrı deparmanına farklı işlerde çok farklı tasarımlar uygulamak durumunda kalmıştım. Sebebi kullanıcıların web uygulamlarına soğuk bakmasıydı. bi türlü beğenmedikleri gibi başarısını
    kullanmada zorluklar çıkararak etkileyecekler gibiydi. Pratik bir çözüm ile değiştirilebilir Templateler yaptım ve kullanıcılar önyargılarını seçim haklarını kullanarak (Uygulamayı Kişiselleştirerek) giderdiler)
  • Kullanıcıların daha önce yaptıkları iş süreçlerinden hem tasarım hem foksiyonelite olarak uzaklaşmayın,
  • Uygulamada kullanıcıların keşfedebilecekleri ufak araçlar geliştirin. Manuellere koymayın ama kolayca keşfetmelerini sağlayın. (basit hesap makinası, kısayol tuşları vb)
  • Kullanıcıların deneyimlerini mutlaka gözlemleyin. Kullanmaya başladıkları anda bir ay sonra ve 3 ay sonra tekrar tekrar edin.Alışkanlıklarını değiştirebildiklerini alanları ve sebepleri belirleyin. Tasarım hataları mutlaka bu aşamada ortaya çıkar.Bunları yeniden tasarlayın.
  • Bölgesel kültürleri önemseyin. İnsanlar kendilerini sıcak hissettigi arayüzlerde uygulamara daha kolay adapte oluyorlar. Gerekirse Lokasyona göre hata mesajlarınızı düzeltin.(Ben uygulamarın eğlenceli olması gerektiğini düşünüyorum. Abartıya kaçmıyacak şekilde hata mesajlarında kullancı profiline göre hoş suprizler yapın. örneğin karadenizliye bir hata mesajında "ne yaptın uşağım yeniden dene da!" adanalıya "Aboooo, oldu mu ya şimdi" gibi)
  • Geliştirdiğiniz uygulamarı size anlatan ve beraber geliştirdiğiniz departmanın genellikle Bilişim Departmanı olduğunu unutmayın. Bu genelde bilişime çok yatkın insanların kullanabileceği şekilde tasarlanmış oluyor. Ama kullananlar ise bambaşa profillerdeler.
  • Kullanıcıyı korkutmayın. Kendini karmakarışık bir sistemde ne yapacağını bilmez şekilde bırakmayın. Ona hergün yaptığı işten farklı olmadığını hissettirin. Mümkün olduğu kadar günlük işlerine benzetip basitleştirin. unutmayın ki kullanıcı bu programları kullanmaz ise uygulama başarılı olamaz.
  • Kullanıcının başarısı ödüllendirecek yöntemler geliştirin. (Sign Outlarda gerekli mesajalrı verebilirsiniz.)
  • Kullanıcının aidiyet duygusunu hissetmesini sağlayın. Kullanıcı çalıştığı kurmun etkisini hissetsin. Çalıştığı kurumda hergün gördüğü ve alışık olduğu görsel objeleri yormadan, sıkmadan kullanın. Çoğu kullanıcı kurum sembollerini görmekten mutluluk duyar.
  • Kullanıcının diğer kullanıcılar ile iletişime geçmesini sağlayın. (FAQ leri dinamik yapıda kullanırsanız sorunlarda insanların paylaşmasını sağlarsınız.)
  • Mutlaka eğitim materyalini uygulamadan önce görsel olarak hazırlayın.
  • Mevsimsel değişikliklere dikkat edin. Yazları boğucu renkler yerine ferahlatıcı renklerin çekici geldiğini unutmayın.
  • Eninde sonunda uygulamanın hakimiyetini kullanıcılarda olduğunu uygulamanın ne kullanıcı ne isterse onu yaptığını hissettirin.
  • Tasarımı yaşatın. Tasarımı devamlı geliştirme imkanının olursa buna kaynak ayırın.
  • Uygulamanın fiziksel ürün desteğini sağlayın.(Mümkünde tip&tricks içeren ufak notebooklar bastırın)
  • Çoğu yöneticinin uygulamanın yazılım mimarilerine bir eleştiri getirmeyecekleri için ilk hedef tasarım olacak unutmayın.

Yukarıda saydığım tasarım kaydıları uygulamanın mühendis ve işletme yetenekleri tam ve muazzam olarak kabul edilerek yazılmıştır. Ülkemizde daha uygulama arayüz tasarımlarına login ekranı dışında bakılmadığını düşünür isek çok yolumuz olduğunu biliyorum.

İlginç deneyimlerin yanı sıra iyi bir tasarımın uygulamaya fark yarattığını bilmek benim hoşuma gidiyor.

Gelecek yazımda uygulama arayüz tasarımında deneyler başlığıyla yazacağım.

Herkese iyi çalışmalar.

Thursday, January 26, 2006

Tasarım Kasarım UI Satarım.

Arayüz insan makine etkileşimi (Computer Human Interaction) olarak kavramlaştırılan arayüzler silikonların, devrelerin veya chiplerin elektriği kullanarak kendi içinde 0 ve 1'i işleyerek sonuçları kullanıcıya anlatabilmek için geliştirilen sağlayan çokça görsel, sesli veya text içerikli bir dildir. Bu dil kelimeler ve görselliğin karışımı ile makine dillerini kullanıcıya çeviren ara dil gibi düşünülmelidir.

Bütün dillerin ortak özelliklerinden biri yaşıyor olmalarıdır. Bulunduğu zamana ayak uyduran diller gibi arayüz dilinin de yaşadığı, değiştiği ve güncellendiğini söylemek yanlış olmaz. Zaman ve ihtiyaçlara göre değişen dilleri yenilikçi yapıya uydurmak oldukça dikkat ve özen isteyen bir tasarımdır.

Bilgisayar arayüzlerini 3 ayrı kategoride incelemek doğru olacaktır kanısındayım.


• Donanım arayüzleri (Endüstriyel arayüzler)
• Multimedya arayüzleri
• Uygulama arayüzleri

Donanım arayüzleri:
Donanım arayüzleri makine dilini kullanıcı diline çeviren ve kullanıldığı donanım ile entegre olarak iletişimi sağlayan arayüzlerdir. Bunlar bir mp3 playerın play listi olabildiği gibi karmaşık endustriyel sistemlerin yönetilmesini sağlayan sistemlerde olabilir. Bu sistemler entegre edildiği donanıma göre kullanımını kolaylaştırmayı hedefler. Donanım arayüzleri 0ve1 leri bizim anlayacağımız bir dile çevirirler ve donanımın işlevlerini maksimize ederler. Donanımın başarısını etkiledikleri için oldukça özenli ve dikaktlı olunmalıdır.

Multimedya arayüzleri:
Multimedya arayüzleri bilgisayarların gündelik yaşamımıza entegre olmasından sonra önem kazanan ve birçok mecrada karşımıza çıkan arayüzlerdir.Bu uygulamalar

  • Web uygulamları
  • Interaktif uygulamalar (cd, dvd vb)
  • Kiosk uygulamları
  • Tv uygulamları

vb, olabilir.

* Multimedya arayüzlerini ilerde detaylı şekilde inceleyeceğim.

Uygulama arayüzleri:

İş dünyasında gelişen teknolojilerin ve onların yarattığı uygulamaların hatırı sayılır şekilde yer edinmesinden kaynaklanan dinamizm ve yeni iş süreçleri, kurumlara yeni vizyonlar edinmelerini ve prodüktiviteyi maksimize etme arayışını beraberinde getirdi. Kartuşlu ve delikli bilişim dünyasından cep telefonlarından yönetilebilen sistemlere kadar giden yeni bir teknoloji modeli bu programların kullanıcılar ile tanışma ve iletişim noktası olan arayüzleri daha kullanılabilir (Usebility), işlevsel(functionality) ve estetik (aesthetic) tasarlamak gerekliliğini ortaya çıkardı.

Yazının devamında uygulama arayüzleri ile ilgili tecrübelerimi Guru Guruya olmaz! adlı yazımda ele alacağım.

Herkese iyi çalışmalar